31 Ağustos 2010 Salı

Dünya Şampiyonası 4 . Gün Maç Programı ( 31 Ağustos )


16:00 - Rusya - Fildişi Sahili ( NTVSpor )

18:30 - Porto Riko - Çin ( NTVSpor )

21:00 - Türkiye - Yunanistan ( NTV )

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Dünya Şampiyonası 3 . Gün Maç Programı ( 30 Ağustos )


16:30 Slovenya - Hırvatistan ( NTVSpor )

19:00 Avustralya - Almanya ( NTVSpor )

21:30 ABD - Brezilya ( NTVSpor )

Ntvspor'dan arka arkaya 3 süper basket maçı.Basketbol iştahımızı biraz kapatacak gibi.

Türkiye 65-56 Rusya / 15 Numara Geri Döndü


Hido ne 2009 Eurobasket'te ne de Toronto'da 26 numaralı formasıyla bizim görmeye alıştığımız performansını gösterememişti.Bu şampiyona da ona çok ihtiyaç duyuyoruz.Ama turnuvanın ilk maçı olan Fildişi maçında saha içi isabeti olmadan maçı tamamlamıştı.Şimdi ise hakemlerin sayesinde sürekli oyunda kalan Rusya'ya karşı takımımızı galibiyete taşıdı.Hem de 7'de 0 başladığı maçı 14 sayı ile tamamlayarak.Hakemlerden söz açılmışken ev sahibi kim ya?Biz mi yoksa Yunanlılar mı?Neyse moralimizi bozmayalım bu güzel günde.

Dünkü Fildişi maçında 4 uzunlu savunmamızı gördükten sonra bir de başımızda Tanjevic olunca dedim herhalde her maç bir süre böyle oynarız.Ama Tanjevic artık deniyor ve yanlış olduğunu görünce hemen doğru olan savunmayı yapıyor.Ruslar alan savunmamıza çare bulamadılar.Bizim yaptığımız gereksiz faullerle ve hakemlerin sayesinde sürekli oyunda kaldılar.Umarım bu alan savunmamızı her maç güzel bir şekilde yaparız.

Neyse fazla uzatmadan bir bilgiyi verelim ve yazıyı bitirelim.Tayyip ve eşi maçı izlemeye gelmişlerdi. İddaalara göre molalarda,devre aralarında gösteriye çıkmayan ponpon kızlarını Başbakan sansürlemiş.

29 Ağustos 2010 Pazar

Yunanistan 83-80 Porto Riko / Yunanistan'ın Zora Düştüğü Yerde Hakem Vardır


Hala sinirim geçmiş değil.Tamam Yunanlılar tecrübeleriyle de maçı kazandılar ama hakemlerde destek verdi.Bunu kimse inkar edemez.Şimdi bizim maçı görünce daha da çok küfür ediyorum.Neyse maç hakkında yazı yazmayacağım.Maçın skorerlerini ve maç sonu röportajlarını veriyim.

Porto Riko'da José Barea 20 sayı-5 ribaund ve 4 asist ile maçı tamamladı.Barea'ya , Peter Ramos 8'de 8 atarak 16 sayı ile destek verdi.

Yunanistan'da ise Vassilis Spanoulis 28 sayı ile takımının ve maçın en skoreri oldu.

Basın toplantısında Yunanistan Baş Antrenörü Jonas Kazlauskas, "Bazı sorunlarımız oldu. İlki atmosferdi. Oyuncularım kendi taraftarı olmayan izleyicilerin karşısında oynamaya alışık değil. İkinci sorun ise onların uzun oyuncularıyla nasıl baş edebileceğimizi bilemememizdi. İlk yarıda bu sorunları yaşadık ama ikinci yarıda her şeyi değiştirmeyi başardık." dedi.

Yunanistan pivotu Ioannis Bourousis, Porto Riko'yu yendikleri için mutlu olduklarını, kendileri için zorlu bir karşılaşma olduğunu söyledi.

ABD 99-77 Slovenya / Slovenler Direndi


ABD ilk maçında Hırvatistan'ı 28 sayı farkla geçmişti.2. maçında ise Slovenya'yı 22 sayı farkla geçti ama Slovenler , Amerika'nın kendilerine noluyoruz diye soru sormaları için gereken fırsatları bulmuşlardı ama bu fırsatları değerlendiremediler.

Maç başlamadan önce salonda 8 binden fazla Sloven taraftarı olduğunu öğrendim.Slovenler biraz maç izlemek yerine milli takımlarına destek verselerdi belki sonuç böyle olmazdı.

Hava atışında İspanyol hakem hata yaptı.Bu hakemler turnuvaya hala alışamadı.Bugün ev sahibi biz miydik yoksa Yunanlılar mıydı çözemedim.

Neyse maça dönersek Amerika doğru yaptığı şeyleri yaptı ve farkı açtı.İlk periyot 23-11 bitti ama Bostjan Nachbar smaç yaptıktan sonraki hücumda bomboş bulduğu üçlüğü soksa ilk çeyrek böyle bitmezdi.

Slovenler ikinci çeyreğe süper başladı.Farkı indirmeye başladı.Amerika arka arkaya 3 top kaybetti.Daha periyota 6 dakika varken Amerika'nın top kayıpları 12 idi.

İkinci periyotta Primoz Brezec 2 defa Amerikalıların kendilerine noluyoruz biz diye sorma fırsatı yakalamışken bulduğu fırsatı değerlendiremedi.Amerika'da ise Kevin Love sahneye çıktı ve ilk yarının 42-28 Amerika lehine bitmesini sağladı.

3. periyotta Amerika klasik beşiyle mücadele etti ve farkı 20 sayılara çıkardı.Bundan sonrada bende maça bakmadım.

Slovenya'da Nachbar 12 sayı ile takımının en skoru olurken , Amerika'da Kevin Durant 19 sayı ile takımını sırtladı.

Maçtan sonra yapılan basın toplantısında ABD antrenörü Mike Krzyzewski "Skoru hep elimizde tuttuk. Bundan dolayı da mutluyum. Bir ara 12 top kaybı yaptık. Oyun elimizden çıkmıştı. Moralimizi tekrar yukarı çekmemiz gerekiyordu. Bunu da sağladık. Love'ın performansı sürpriz değil. Ribaunt aldı ve sayı yaptı" diye konuştu.

Slovenya Antrenörü Mehmed Becirovic ise "ABD'nin atletik oyunculardan kurulu bir ekip oluşuyor. Savunmada çok agresif oynadılar. Onlara karşı her türlü savunmayı yaptık. Ancak rakibi durduramadık" diye konuştu.

Litvanya 70-68 Kanada / Tamam Litvanya Kazandın Da


... bizim gibi iddaa oynayanlar kaybetti.Aslında ben biliyordum Kanada'nın maça hızlı başlayacağını ve sonuna kadar direnceğini.Ama bizim ortak yok abi Litvanya kazanır 15 sayı farkla demesi sonucunda mecburen kupona koyduk maçı. Bu kuponun da yatması sonucunda 5 gündür kupon tutturamıyoruz .

Banane lan senin kuponlarından bana maçla ilgili bilgi ver diyorsanız Kanada maça çok hızlı başladı.Bir ara 17 sayıyla önede geçtiler ama Litvanya, 3. çeyreğin sonuna doğru yakaladığı 14-0'lık seriyle maça tutundu ve maçı kazandı.

Litvanya'nın turları geçtikte turnuvanın yıldızı olmaya aday olcak kişi olan Linas Kleiza 18 sayı , 10 ribaund ve 1 asistle mücadele etti.Kleiza'ya Tomas Delininkaitis ve Martynas Pocius 11 sayı ile destek verdi.

Kanada ise Jermaine Anderson maçı 15 sayı ,4 ribaund ve 5 asistle tamamladı.

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yunanistan 89 - 81 Çin / Az Kalsın Dualarım Kabul Oluyordu


2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası'nın ve C Grubu'nun oynanan ilk maçında Yunanistan, Çin'i çok zorlanarak 89-81 mağlup etti.

İddaa da Yunanistan'ın , Çin karşısında 21.5 sayılık handikabı geçeceğini düşünmüyordum ama bu kadar çok zorlancağını da açıkçası beklemiyordum.Sadece maçtan önce ettiğim dua da yenilmelerini istemiştim.

Neyse maça dönersek Çin'in savunmasını beğendim.Atabiliyorsan üçlük at atamıyorsan bak biz seni yeneriz hesabı.Yunanistan ilk başlarda üçlükleri yolladı maçı kontrol etmeye başladı.Bende sıkıldığım için maçı kapatmıştım.Ama 3. periyotta açtığımda maçı ayakta izledim.Çin biraz tecrübe sahibi olsaydı Yunanistan maçını kazanırlardı ama Yunanlılar'da Spanoulis gibi bir adam olunca maçı kaybettiler.

Çin'de Yi Jianlian maçı 26 sayı 14 ribaundla tamamladı.Yunanistan ise Bouroussis 21 , Zizis 21 ve Spanoulis 19 sayı ile mücadele etti.

Bu arada karşılaşmayı izleyen Yunan seyircilerin, Türkçe, Yunanca ve İngilizce, 'Biz komşuyuz, düşman değiliz' pankartına yorum yapmak gerekirse hiç inandırıcı gelmiyorsunuz.

Dünya Şampiyonası 1. Gün Maç Programı ( 28 Ağustos )


İlk tur yayın programını daha önce paylaşmıştım.Görmek için tık.Ama her gün bir yeniden hatırlamakta fayda olduğunu düşündüm.İlk günün Tv programı böyle :

16:00 - Yunanistan - Çin ( NTVSpor )

18:30 - Rusya - Porto Riko ( NTVSpor )

19:00 - ABD - Hırvatistan ( NTV )

21:00 - Türkiye - Fildişi Sahilleri ( NTV )

27 Ağustos 2010 Cuma

Dünya Şampiyonasını Açmaya Mı Çalıştık Yoksa Kendimizi Paramparça Etmeye Mi?


Oruçluyken edemediğim küfürleri akşam törene bakarken ettim.Çok teşekkür ediyorum Turgay Demirel'e , ekibine ve böyle bir organizasyon düzenleyenlere.Bazıları için kısa kesmek gerekiyorsa eğer Turgay Demirel'in dediği bundan sonra açılış törenlerin standartlarını geçmek için çok uğraşacaklar lafına ben ( küfür ) ediyorum .Bizden kat kat iyi yapacaklar çıkacaktır ve çıkmıştır da.

Neyse törenle ilgili aklımda kalanları paylaşayım.

Konuşma törenleri olmamış.Tülin Şahin güzelliğiyle , konuşmalarıyla Alabora'yı kapatmaya çalıştı ama Alabora berbat espirileriyle bizi rezil etti. ( küfür )

İlk gösteriyi
dünyaca ünlü şov ekibi Cirque De Soleil yaptı.Ulan bizim Anadolu Ateşi bunlara bin basar.Adamların yaptığı hataları ben bile yapmam.Bir tek salıncak numaraları beğendim o kadar.Alkışladılar filan ama tamamen yalandan.Ben evden yuh çekiyordum. ( küfür )

Turgay Demirel.Oğlum lan insan bir çıkmadan önce ne diyeceğini okur.Sürekli ekran.Bari çaktırma.Tamam Fıba Başkanı da sürekli ekrana baktı ama adam çaktırmadı.Ben çok dikkat etmesem ve bu işlerden anlamasam hayatta çakmazdım.
( küfür )

Mehmet Ali Şahin'i konuşmaya çağırdılar.Adam çıktı dedi benim konuşacağımdan haberim yoktu.Zaten bende küfür ediyordum niye çağıyorlar diye bu adamı.Küfürleri saydırmaya başlamıştım rezil olduk diye ama adam çıktı durumu aslanlar gibi toparladı lan.Zekiymiş.Nefretim biraz azaldı bu adama.

Şahin , Mehmet Ali Alabora'ya adaşım dedi.Alabora berbat bir espiri yaptı.Benle isim olarak Tülin Şahin ilede soy ismi olarak adaşsınız dedi.Alabora acayip küfürler ettim bil bunu. ( küfür )

Alabora çıkacak isimleri sayarken Müslüm Gürses isminide söyledi.Pencereden atlayasım geldi.

Neyse güzel şeylerde oldu.Mehter takımı ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası çıktı durumu düzeltti.Orkestra şefi kendini yırttı bir şeyler yapabilmek için.Sevdim bu adamı.

İlk defa birisine küfür ettiğimde üzüldüm.O kişininde Fatih Erkoç'un olması ayrı bir olay.Adamın burda ne işi var diye küfür ettim ama en iyisi oydu lan.(Şarkı söylemeye çıkanlar konusunda )

Semazenler
.Ben bu konuda iyi ve kötü yorum yapmam.Ne dersem deyim bana küfür ederler o yüzden yorum yok.

Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın kalkıp 1-2 kişiyi tokatlamasından korktum.Adam ne kin kustu be.

Müslüm Gürses.Adını duyduğum andan itibaren küfürler başladı.Sahneye çıkmıyorsun lan.Seni kafayı bulmuş kişiler dinlemiyor.172 Tv yayını.Boru mu lan.Şarkının ise bugün benim doğum günüm babamın öldüğü yaştayım olmasına ise küfür edecek enerjim kalmadı.

Sezen Aksu çıktı sahneye.Harris Alexiu dışında Sezen Aksu'ya ve yanındakilere ( küfür ) .

Anadolu Ateşi.Bunlarda olmasa ben napardım.Kıraç'ın şarkısının İngilizcesi güzelmiş.Zaten bizim şarkılarımız hep öyle.Eurovision'da İngilizce dinleyince süper geliyor.Açıp Türkçesini okuduğunda acayip küfür ediyorsun.

Not : Beni küfür konusunda eleştircek kişilere cevabım hazırdır.

Karpaty Lviv 1–1 Galatasaray / İnsan Bir Yalandan Koşardı


Karpaty Lviv maçı Galatasaray'ın bu sezonki baktığım ilk resmi maçıydı.O yüzden diğer maçları karıştırmadan bu maçta aklımda kalanları yazıyorum.

İlk önce şımarık evlattan başlayalım.Hakemi dövmeye çalışan , gereksiz hareketler yapan , topa vuramayan bir kaptanımız var bizim.Bu ülkede bir futbolcuyu Avrupa'dan istediler mi anında göndercen.Bu durum Servet içinde geçerli.Marsilya'ya 1-2 milyon euro için diretmeyecektik göndercektik.

Bizim takımda bir savunmada Neill var diğerlerini salla gitsin.6 ay biz boşuna beklemişiz Ali Turan'ı.10 kişi oynasak daha iyi olurduk eminim.

Gelelim Hakan'a.Topu alamamışsın.Bari arkasından yalandan da olsa bir koş .Bırakıyorsun adamı adam ortayı açıyor gol oluyor.Sende yerlere düşüyorsun kahroluyorsun.Bırak lan bunları yemezler.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Onlardan Biri Yoksa Sen Misin?


Fransa Milli Takımı'nın eski doktoru Jean-Pierre Paclet, ''L'Implosion'' adlı kitabında
1998 Dünya Kupası'nı kazanan milli takımın bazı oyuncularının doping yapmış olabileceğini, kan tahlillerinde şüpheli görülen oyuncuların İtalyan liglerinde top koşturduğunu söyledi.

Zidane 96-01 yılları arasında Juventus'ta forma giyiyordu.
Yoksa?

Yao Ming Dönüyor


Yao Ming'in doktorları, Yao’nun kendisine bir tam sezona mal olan sakatlığının tamamen geçtiğini açıklamış.

Yao , Toyota Center'da bu haber açıklandıktan sonra yaptığı açıklamada çok mutlu olduğu ve basketbolu çok özlediğini söylemiş.Bazı muhabirler için Chuck Hayes ve D-League'den James Cripe ile bazı çalışmalar yapmış.Bir pozisyonda ise yere kötü bir şekilde düşmüş ama Yao kalkıp koşmaya devam etmiş.Bu olaydan sonra ise Yao kendisine çok güvendiğini söylemiş.

Yao Ming , geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamada, bu sezon da ciddi bir sakatlık yaşaması halinde, kariyerine son verebileceğini söylemişti.Yeni bir sakatlığa kurban gitmemek içinde Yao son 3.5 aydır ciddi bir diyet programı uyguluyormuş. Bu süre içinde 18 kilo veren Yao, sezonun başladığı güne kadar en az 7 kilo daha vermek amacındaymış.

Geçen sene play-offlarda yoktuk ama bu sene çarpışmayı yaşıyacağız gibi.

Not : Fotoğrafı çok sevindim.

Efkar Dağıtmak İsteyenler Açılış Törenine Baksınlar


27 Ağustos'ta yapılacak açılış gecesi 172 televizyon kanalından canlı yayınlanacak.Törene Recep Tayyip Erdoğan, Faruk Nafız Özak ve FIBA Başkanı Bob Elphinston katılacak.Törenin ardından , dünyaca ünlü şov ekibi Cirque De Soleil performans gösterecek .Semazen gösterisi , mehteran takımı , Anadolu Ateşi Dans Topluluğu da yer alcakmış.

Şimdi gelelim kafana sıkmana neden olacak olaya.Yukarıda saydıklarımdan sonra Sezen Aksu, Fatih Erkoç, Müslüm Gürses ve Yunan şarkıcı Harris Alexiu ile İtalyan tenor Alessandro Safina sahne alacakmış.

Ulan Müslüm Gürses'in orda ne işi var?Coşacak mıyız efkar mı dağıtacaz ?

İlk Tur ( 28 Ağustos - 2 Eylül ) Yayın Programı


Maç sırasında ve stüdyodaki yorumcular arasında Kaan Kural varmış.Murat Kosova'nın kulaklarını çok çıntacağız gibime geliyor.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Müzik Kutusu / Umut Kaya


Mevsimler Geçerken





Yanıma Yataydı





Mor Yazma


Bir Zamanlar Seviyordum / Nil Karaibrahimgil


Nil Karaibrahimgil'le ilk tanışmam Organize İşler Bunlar şarkısıyla idi.Kral Tv'de müzik dinlerken tabi o zaman ergeniz böyle güzel bir bayan filan çıkanca hemen Tv başında oturup kalkmıyoruz filan da filan.Klibi izlerken bir anda küpe dikkatimi çekiyor.Müzik başlarken sağda olan küpe müzik ilerlerken bir anda solda yer alıyor.Bu dikkatimi çekince arkadaşlarla filan paylaşınca bir anda Nil Karaibrahimgil hayranı olduk.Sonra müziklerini dinlemeler,fotoğraflarına filan bakarken sevmeye başladık.Zaten yukardaki fotoğrafı insan görünce bir de ergen olunca sevmemek mümkün olmuyor.Neyse videoyu paylaşıyım da anlayın demek istediğimi...





Neyse efendim Nil Karaibrahimgil hakkında internette yeteri kadar bilgi var.Hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorsanız wikipedia'dan öğrenebilirsiniz.Ama merak ettiğim bir nokta var.Bir aralar Hürriyet'in Kelebek ekinde Pazartesi günleri yazılar yazıyordu.Hala yazıyor mu diye sorcaktım ama merakıma yenildim ve Hürriyet'in sitesine girdim baktım.Hala yazıyormuş.Tüm Galatasaraylı arkadaşlarımdan özür diliyorum merakıma yenildiğim için.Hoş bizim başkan gidip Hürriyet'e röportaj veriyor ama neyse.

Diğer Bir Zamanlar Seviyordum yazısı Kavak Yelleri'nden bir oyuncu hakkında.Acaba kim?

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Kaleci Yazıları / Igor Akinfeev


Rus milli takımının birinci kalecisi durumunda olan Igor Akınfeev , Cska Moskova forması giyiyor.Bu yaz Arsenal ile ciddi bir şekilde anılıyordu ama gene Cska'da kaldı.

Akinfeev yazısı niye yazıyorsun diye soruyorsanız eğer cevabı Galatasaraylı olmamda.Bizim Aykut'un hatalarını görünce bir kaç yıl sonra açık ara dünyanın en iyi kalecisi konumunda olacağını düşündüğüm bir kalecinin hakkında yazı yazmak istedim.Zaten bu blogtaki amacım kendime ait düşünceleri yazmak değil miydi?

Neyse efendim Akinfeev hakkında bilgi vermek gerekirse 1986 doğumlu.Euro 2008'in en fazla kurtarış yapan kalecisi oldu ve arkadaşlarına bronz madalya kazandırdı.Akinfeev'in maçlarına baktığımda aklımda kalan 1-2 özelliğini sizlerle paylaşıyım ;

İlk dikkatimi çeken özelliği hiç zorlanmadan topu karşı kaleye gönderebilmesidir.Biz ıkına ıkına topu orta saha çizgisinin ötesine ancak atabilen kaleciler gördüğümüz için Akinfeev'in attığı topları görünce ağzımız açık kalıyor. Bu özelliği iyi hoş da bir kaç yıl sonra dünyanın en iyi kalecisi olma özelliğini ise bana göre yer tutma özelliğinden alıyor. Birebir pozisyonlarda bitiriciliği tavan yapmış kral forvetleri bile harcayabilir. Cepheden gelen pozisyonlardaki müthiş reflekslerinin yanısıra, güçlü fiziğiyle yan toplarda da etkilidir. Genç yaşına rağmen takım arkadaşları üzerindeki etkisi üst düzeydedir, savunmasıyla iletişimini çok iyi sağlar. Dikkatimi çeken özellikleri bunlar.2013'e kadar sözleşmesi bulunuyor.Yakın zaman içerisinde kardeş klübe,Arsenal'e veya Manchester'e gidebilir.

Ozan Aktay ( MixBasket ) Röportajı


Ben
: İlk öncelikle özür dileyerek başlayım röportaja.Çok erken söz almama rağmen röportajı yeni yapıyoruz bunun için özür diliyorum ve çok geç olmasına rağmen röportaj yapmamı kabul ettiğin için teşekkür ederim.İlk soruya geçersek eğer Ozan Aktay kimdir ve ne yapar?

Ozan Aktay : Ne özürü canım, olur öyle şeyler, olabiliyor. Ben üniversitenin kapısında olan biriyim şu sıralar. Onlarla uğraşıyorum, bir yandan blogumda basketbola dair yazılar yazıyorum, camiadan insanlarla muhabbet ediyorum. Hobi olarak da köpeklerimle vakit geçiriyorum.


Ben : Ozan Aktay için basketbol nedir?Ne ifade eder?

Ozan Aktay : Basketbol bende ilk olarak hobi olarak başladı. Sonra baktım ki inanılmaz zevkli bir spor, anlayanlarla, basketbolu iyi bilenlerle güzel vakitler geçirdim. Oynuyorum, seyrediyorum, yazıyorum... Hepsi basketbola dair. Benim için basketbol satranca benzer. Hem oyuncuların neler yapacağı, hem de koçun verdiği direktiflerle maça ne kadar etki edeceğini sorgularım seyrederken. Oynarken de hem zevk almak isterim, hem de bu işi bir meslek olarak görürüm. Sokakta, salonda, arkadaşlarla oynarken de böyledir. Önemserim, bazen çok da ileri giderim bu konuda. Türkiye Basketbolu'nu NBA'e tercih edenlerdenim. Bizim basketbolumuz varken NBA nedir? NBA'deki spektaküler hareketler, smaçlar, holley-hoopları Türkiye'de pek fazla göremesek de, işin savunma kısmında, mücadele kısmında çok zevk veriyor bana. Ayrıca geliştirmemiz gereken bir Türkiye Basketbolu var önümüzde. Ben bunun için uğraşanlardan ya da geliştirmek isteyenlerden sadece biriyim. Benim gibi düşünenler var ama az sayıda. Kimisi sadece günümüz basketbolunu konuşuyor, kimse ileride basketbolumuzda neler olacak, neler gidecek diye sorgulamıyor. Örneğin Semih Erden ile Ömer Aşık NBA'e gidince Türk Basketbolu çok iyi oluyor, ama olaya takımsal baktığımızda Efes ve Fenerbahçe Ülker'den başka ligi forse eden takımın olmadığını görüyoruz. Avrupa'da da senelerdir yokuz.Kerem Tunçeri,Ömer Onan gibi oyuncular bir gün emekli olunca yerine koyacağımız sağlam adam yok.Önemli olan bunlar üzerinde yoğunlaşmaktır. Benim görüşüm bunlardır. Soruyu teknik anlamda basketbol anlayışınız nedir diye sorduysanız ona cevap vermeme tecrübem yetmez henüz, ama inşallah ileride o da olur.


Ben : Diğer sporlarla aranız nasıl?Eğer diğer sporlar hakkında az çok yorum yapabilcek bilginiz varsa basketbol ve diğer sporlar arasındaki farklar nelerdir?


Ozan Aktay
: Ben 3 sene lisanslı olarak futbol oynadım Bursaspor'da. Küçükken futbolcu olacağıma kesin gözüyle bakardım, bir gün futboldan soğuyacağımı düşünmemiştim. Futboldan basketola geçiş diye birşey yok aslında. Boyum uzayınca futbol takımımda mevkiim değişti, sonra okuldu şuydu buydu derken birşekilde koptuk kulüpten. Basketbola merak sardım sonradan da. Basketbolun yanında hala futbol, masa tenisini düzenli oynuyorum.


Ben : Bizim ligimiz ve Nba arasındaki farklar neler?


Ozan Aktay : Yukarıda da değindim biraz. NBA'de play-offlara kadar savunma yapan takıma rastlamanız pek olası değil. Eyvallah Amerikalılar bu işin ustası fakat onlar eğlence olarak bakıyor olaya biraz. Amaç keyifli vakit geçirmek, göze hoş gelen hareketler yapmak. Play-off'larda ise durum bizim ligin geneline dönüyor. TBL ile NBA'yi kıyaslamak tabii ki olmaz ama, illa bir kıyas gerekecekse böyle bir örnek doğru olabilir. Bizim ligde sezon boyunca takımlar aynı ciddiyetle, aynı düzenleriyle götürüyorlar ligi. En önemlisi de şu ki, TBL'de her takımın play-off'a kalma şansı olabiliyor. NBA'de yıldızların çokluğu görsel bir şölen yaşatıyor bence.


Ben : Galatasaray Café Crown başında artık Oktay Mahmudi var.Galatasaray’a neler verecektir Oktay Mahmudi?


Ozan Aktay : Galatasaray Okan Çevik hezimetinden sonra koçun öneminin farkına vardı. Biliyorsunuz Cem Akdağ ile devam ettiler ve eksi puanlardan başlayıp neredeyse play-off'lara kalıyorlardı. Ben Cem Akdağ'a haksızlık yapıldığını düşünenlerdenim aslında. Madalyonun diğer yüzünü tam bilemiyorum, Cem Hoca mı devam etmek istemed, maddi anlamda mı sorun oldu kestirmek zor. Ama akıllıca düşünen, mantıklı karar alan her yönetim Cem Akdağ ile devam ederdi normal şartlarda. Demek ki bir sorun oluştu ve olmadı. Cem Akdağ'dan sonra tabii ki Okan Çevik ayarında bir koçla anlaşma beklemiyordu kimse. Oktay Mahmudi ismi Galatasaray Café Crown ile ilk olarak anılmaya başlandığında doğru bir iş olarak gördüm. Sonuçta Aydın Örs'ün yardımcılığını yapmış, Efes'te -bana göre- başarılı olmuş, Sırp ekolünden gelen (burası çok mühim) bir koç. Oturup da burada Mahmudi'nin koçluk kariyerini, iyi mi kötü mü diye tartışamayız, sonuçta kendisini ispatladı. Mal meydanda derler, genç ve başarılı bir koç. Yapılan transferlerde de onun etkisinin olduğunu görüyoruz. Galatasaray yabancılarla 2 yıl mukavele yapmayı sevmez mesela, Oktay Hoca yaptırdı. Genç transferlerle yola koyuldular, bekleyeceğiz bakalım. Ben çok ümitliyim.


Ben : Bunu Antalya’lı bir arkadaşım özellikle sormamı istedi. Ahmet Kandemir Antalya BŞB'nin yeni koçu oldu. Sence napacaktır Antalya BŞB’de?


Ozan Aktay : Öncelikle şunu belirteyim; Antalya Türkiye'nin en iyi scoutunu (gözlemci) getirdi başa. Çalıştırdığı takımlarda muhakkak sivrilen, skorer yabancı oluyor. Bundan ötürü kutlamak lazım hocayı. Antalya'nın bütçesi inişli çıkışlı. Dewan Downey, Patrick Christopher'ı bulup getirdi koç, ikisinin de sayı potansiyeli çok fazla. Zaten Kandemir'in genel sistemi yabancılar skor yapacak, galibiyet için gerekli sayıların % 90'ını atacak, % 10'luk kısmı yerlilere bırakacak. Yerlilerden de iyi savunma yapmalarını bekleyecek. Yıllardır koçun taktiği bu yani. Son Mersin BŞB macerası onun adına kötü sonuçlandı, bu yüzden ben de çok merak ediyorum Antalya'da neler olacağını.


Ben : Sizce bu sene şampiyon olcak takım hangisidir?Zaten 2 takım var?Bu 2 takımı yıkacak takım çıkacak mıdır?


Ozan Aktay : Zaten 2 takım var ibaresini kabul etmiyorum. Sadece o cümleyi " 2 takımın şansları yüksek." olarak değiştirebilirim. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker kasteddiğin. En büyük favoriler bunlar ama Galatasaray, Türk Telekom yeni yapılanmalara gittiler. Ligin gidişatına göre herşey değişebilir bence. En yakın örneğini Partizan'dan yaşadık, Euroleague'de final four için şansı az olarak gösteriliyordu. Ya da Bursaspor örneğini verelim futboldan. Oyak Renault'nun Türkiye Kupası finaline kalmasını da aklımıza getirelim. Tek maç usulü değil ki net birşey söyleyelim. Her türlü olasılık var, sakatlık, kulübün kapanması, seyircisiz oynama vb. Galatasaray'ın yaşadığı sıkıntının Efes veya Fenerbahçe'nin başına gelmeyeceği ne malum? Dediğim gibi, her takım play-off kovalıyor. Ligin gidişatına göre yorum yapabiliriz diyorum ben. Ama şampiyonluk şansı en fazla olan takımlar Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'dir, aksini iddia edenlerin sayısız zaten yok denecek kadar az.


Ben : Dünya Şampiyonası az kaldı.Sizce bu turnuvada milli takımımız napacaktır?


Ozan Aktay : Şampiyonaya takımların birçok yıldızı gelmiyor. Tek tek sayamayacağımız kadar önemli oyuncular. ABD özellikle as kadrosundan, alıştığımız kadrosundan yoksun geliyor. Keza diğer takımlarda da benzer durum söz konusu. Turnuvaya ev sahipliği yapacak olmamız ve takımların kadro durumlarını baz aldığımızda ilk 4 geçiyor içimden. Zaten Orhun Ene de hedefin ilk 4 olduğunu belirtti. Daha ilerisi için dualar tabii ki.

Ben : Bu turnuvada öne çıkacak takımlar hangisidir?


Ozan Aktay : Türkiye, İspanya, ABD.


Ben : Türkiye Ligini yakından takip etmek onun hakkında yazılar yazacak kadar bilgi sahibi olabilmek için napmamız gerekiyor?


Ozan Aktay : Türkiye Ligi hakkında bilgi edinebilmek için düzenli olarak salondan maçları takip etmeniz, bilgi birikiminizi artıracaktır. Yaşadığınız şehrin basketbol takımı amatörde dahi olsa gidin izleyin. Emin olun ki, kaliteden başka herşey aynı. Herşey = Mücadele. Türkiye'de basketbol mücadele ederek yapılıyor. Amerikalılar'ın transfer edilişinin sebebi ise kaliteyi arttırmak, kolay maç kazanmak. Televizyondan canlı basketbol maçlarını takip edin, basketbol programları (Basketbol Panorama öncelikli) seyredin ve yıllardır Türk Basketbolu'nun içinde olan kişilerin köşe yazılarını okuyun. Böyle böyle günler, haftalar, aylar geçtikçe öğreneceksiniz basketbolumuzu.


14 Ağustos 2010 Cumartesi

Bir Zamanlar Seviyordum / Ayşe Süberker


Dünyamız Detay'ı izlerken Ayşe Süberker'i görünce böyle bir seri başlatmak geldi aklıma.Ayşe Süberker'i 2 sene önce gece haberlerini sunarken görmüştüm.O zaman dediğim laf güzel kadınmıştı ama TRT Türk'e geçince onu geçen yaz Dünyamız Detay programını sunarken gördüm.Geçen yaz çalışmıyordum vakit geçmiyordu.Akşamları dışarı çıkabiliyordum.Malum havalar çok sıcaktı.Ee ben gündüz napacaktım?İşte o anda imdadıma blog ve Ayşe Süberker yetişti.Blog'ta kopyala-yapıştır yaparken vakit geçiyordu.Televizyonda ise Ayşe Süberker'in güzelliğine ve çok güzel sesini duyarak vakit geçiriyordum.Program bitince gelip Ayşe Süberker'in fotoğraflarına filan bakıyordum.Bildiğin seviyordum yahu.Daha sonra okullar açıldı.Biz kız arkadaşı filan edindik Ayşe Süberker'i unuttuk.Neyse Ayşe Süberker hakkında bilgi verirsek ;

Bilkent Üniversitesi İngilizce-Türkçe çevirmenlikten mezun olmuş.Televizyonculuğa 2000 yılında TRT’de dublaj yaparak başlamış.

Bir süre TRT’nin İngilizce masasında muhabir olarak çalıştıktan sonra, Radyo 3’te İngilizce haber bültenlerini hazırlayıp sunmuş. Bir süre sonra Fransa’ya giderek RFI’da İngilizce haberler hazırlamış. Televizyonculuğunu denemek için, Ankara’daki Kanal B televizyonuna başvuran Süberker, bu kanalda 8 ay çalıştıktan sonra, hayatının mesleğinin spikerlik olduğunu anlayarak İstanbul’a taşınmış filan da filan.Neyse programı da güzel kendiside.Bakmanızı öneririm.

Courtney Lee Houston Rockets'ta


4 takımın yer aldığı 5 oyuncunun yer değiştirdiği takas sonunda belli oldu ve bizede yazmak düştü.İşte takas:

Courtney Lee (Nets) ---> Rockets
Trevor Ariza (Rockets) ---> Hornets
Darren Collison, James Posey (Hornets) ---> Pacers
Troy Murphy (Pacers) ---> Nets

Ariza
rol oyuncusundan, skorerliğe olan geçişi
berbattı.Zaten sevmediğim bir oyuncuydu.Orlando-Lakers final serisinde Hido'yla tartışmıştı.DeMar DeRozan'a yumruk sallamıştı.Allahtan isabet etmemişti.Yani Rockets'in Ariza'yı almasını doğru karşılamamıştım.Kurtulmamıza sevindim.Karşılığında ise çok sevdiğim bir oyuncuyu aldık.Lee hamlesiyle Martin'in iyi bir yedeği oldu ve kadrodaki şişkinlik azaldı ve bu arada Rockets bu takasla yetinmeyecekmiş.Büyük bir takasa imza atacakmış.Rockets karlı çıkan takımlardan biridir.

Gelelim Ariza'yı alan Hornets'e.Ariza ve Posey mi deseniz her ne kadar Ariza'yı sevmesemde Ariza derim.Bu açıdan bakarsak takas oldukça güzel ama biraz takasın üzerinde göz gezdirince Collison dikkat çekiyor.Kenardayken Paul'u ezberleyen,onun oyun stiline sahip olan , Paul yokken takımı taşıyan ve Paul'dan daha iyi bir çaylak sezonu geçiren Collison'dan bahsediyoruz.Paul bu sene takımdan memnun kalmayınca beni takas edin ya da siz uğraşmayın ben sezon sonu bedavaya giderim derse takımı kime emanet edeceksiniz.Collison yeniden başlamak için ideal adamdı.Neyse olan oldu. Hornets , Toronto ilede bir takas yapmış.Toronto'dan Belinelli'yi almış ve karşılığında Wright'ı vermiş.

Yeniden başlamak için çok doğru bir hamle yapan Pacers'a gelelim.Posey , Collison'un yanında gülü seven dikenine katlanır olarak gelmiş.Collison yeniden başlamak için tam ideal adam.O yüzden Posey'in gelmesinde bir sorun yok.Tek bir sorun var.Uzun rotasyonunda sadece Hansbrough ve McRoberts kaldı.İndiana bu takastan sonra Ford'un kontratını da buyout etmeye çalışmış ama Ford reddetmiş.


Gelelim Nets'e.Outlaw, Farmar, Petro gibi oyunculara gereğinden fazla para veren Nets bu hamlelerle ne kadar hata yaptıysa bu takasla o kadar doğru yaptı.Murphy'in kontratı bu sene sonunda bitiyor.Şubat ayı civarında takas edebilirler veya Murphy'le sezon sonunda uygun fiyata anlaşabilirler filan da filan.Nets'in kafasına olaylar dank mı etti acaba?

13 Ağustos 2010 Cuma

Kral Detroit'te


Tamam kabul T-Mac kral değil ama benim gözümde kral.Geyiğine alın başlığımı.Neyse konuya dönersek T-Mac , Detroit ile 1 yıllığına 1.3 milyon dolara anlaştı.Geçen sezon en çok kazanan oyuncuydu.Sanırım 23 milyon dolarlarda bir şey alıyordu.Yani T-Mac yeteri kadar para kazandı artık bu sene kendini gösterip seneyede şampiyon olabilecek bir takıma gidip yüzük kazanmak zorunda.

Şimdi asıl soru bu : T-Mac kendini gösterebilecek mi ya da eski günlerine dönebilecek mi?

T-Mac eski günlerine dönemeyecek ne yazıkki.Çünkü T-Mac antremanına çıktığı hiç bir takımdan teklif alamadı.Demekki T-Mac artık durduğu yerden şut atan, saha görüşü sayesinde arkadaşlarını besleyen bir oyuncuya dönüşecek Knicks'te olduğu gibi.Ama olsun biz onu öylede seviyoruz ve hırsı sayesinde play-off ikinci turu göremeyen adam artık ikinci tur görcektir.Hayalim öyle karışmayın hayallerime.

Detroit bu hamleden sonra bir takasa imza atacaktır diye düşünüyorum.

12 Ağustos 2010 Perşembe

Can Yücel'in Kendi Sesinden Okuduğu Bazı Şiirler

İnsan hiç yaşamadığı yıllara, görmediği kişilere ,tanık olmadığı anlara bile özlem duyabiliyormuş.Bunu öğrendim baba sayende.

Sevgi Duvarı




Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim




Yaprak Dökümü



Can Yücel’i Baba’yı Ölümünün 11. Yılında Saygıyla Anıyoruz


Bugün 12 Ağustos.Tam 11 yıl olmuş be baba.99 senesinde kaybetmişiz seni.Yaşım nedeniyle senin aramızdan ayrılışını göremedim , bilemedim.Ama emin ol sen aramızdan ayrıldığında benim yaşım 13-14 olsa ve ilk aşkı yaşamış olsaydım aramızdan ayrıldığında göz yaşlarına boğulurdum.Senin gibi birisini görmedim , dinlemedim , okumadım baba.Biraz Attila İlhan senin bana verdiğin zevki verdi.Başkası veremedi baba.Kullandığın kaba ama samimi dille bizi çok etkiledin.Duygularımın aşk olduğunu senin şiirlerini dinlediğimde anladım.Şuan senin çevirdiğin şiirleri adam akıllı çeviren yok baba.Ana dilin gibi bilirdin maşallah yabancı dilleri . Her şeyden öte kendindin baba.Gerçekleri söylerdin.
Saygı ve sevgiyle anıyorum seni baba.

Ve senin sayende bu hayatı bildik BABA.




Edit : Gün içerisinde Can Yücel'in kendi sesinden okuduğu şiirlerin bazılarının videoları eklenecektir.

İlk Göz Ağrısına Geri Dönüş


İlk göz ağrısı her zaman iyidir.Hata yaparsın öğrenirsin.Yenisindir.Bazılarıları destek olur bazıları olmaz.Yazmayı öğrenirsin.Hoş ben hala imla hataları yapıyorum ama ben hayatım boyunca adam akıllı Türkçe öğretmeni görmedim.Bir tane gördüm o da Düz Lise çekilmiyor ben Anadolu Lisesine gidiyorum dedi ve gitti.

Neyse efendim konumuza gelirsek ilk önce özür dileyerek başlıyalım.İlk zamanlarda yapmış olduğum kopyala-yapıştırlar için özür dilerim.Acemiydim yazmayı bilmiyorduk.Artık tamamen kendi yorumlarımdan oluşan yazılar yazacağım ve yıllardır hep uzun yazı yazamadığım yazıları artık yazacağım.

Blogun konusu ise tabi ki futbolunda olduğu ama daha çok diğer sporlar hakkında yazılar. Karikatür-şiir ve film yazılarıdır ve arada bir bloglar aleminde röportajlar.

Bloga 12 Ağustos'ta başlamamın nedeni ise efendim biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz.Bugün Can Yücel'in Babanın ölümünün 11. yılı.Onun aramızdan ayrılışınının gününde acımın biraz azalması için 12 Ağustos'u yeniden doğuş kabul ettim.Can Yücel ile ilgili yazım gün içerisinde yayınlancaktır.

Neyse efendim hayırlı olsun.Diğer blog terk edilmeye bırakılmıştır.Arada bir post atarsam atarım. Belkide burdan sıkılıp oraya döneriz.Döner miyiz acaba?

Edit : Kendime ait olmayan eski yazılarda yavaş yavaş silincektir.