5 Aralık 2009 Cumartesi

5 Aralık Cumartesi Notları


Bay Son Çeyrek ve Kobe iş başındaydı.


Raptors 109 - Wizards 107 UZATMA

Hido hele şükür Toronto'ya alışmaya başladığını gösterdi. Hidayet Türkoğlu mücadelenin bitimine 01.1 saniye kala 3 sayılık atışı sayıya çeviremedi ve normal süre 96-96 berabere bitti.Uzatma periyodunda ise 8.1 saniye kala kaydettiği basketle takımını galibiyete taşıdı.Hidayet takımının son altı sayısına imza atarken 43:18 dakika süre aldığı mücadelede 20 sayı, 9 ribaund, 3 asistlik performans ortaya koydu.31 sayı, 16 ribaund, 4 asistlik performans sergileyen Chris Bosh Toronto Raptors takımının en skorer ismi oldu.

Washington Wizards'ta ise Gilbert Arenas 34 sayı, 3 ribaund, 3 asistlik performansı ile sahanın en skorer ismi oldu.


Lakers 108 - Heat 107

Kobe Bryant, son düdükte Dwyane Wade'in üzerinden kaydettiği 3 sayılık atışla takımını peş peşe 8'inci galibiyetine imza attırdı.Kobe 33 sayı, 7 ribaunt, 3 asist, 3 top çalma ile sahanın en skorer ismi oldu. Pau Gasol 22 sayı, 8 ribaunt, 4 asist ve Andrew Bynum 19 sayı, 8 ribaunt ile galibiyette pay sahibi olan diğer oyuncular oldular.

Dwyane Wade 26 sayı, 7 ribaunt, 9 asist, Jermaina O'Neal 16 sayı, 10 ribaunt, 4 asist, Udonis Haslem 14 sayı, 6 ribaunt ve Quentin Richardson 13 sayı, 8 ribaunt ile maçı tamamladı.




3 Aralık 2009 Perşembe

Galatasaray 1-0 Panathinaikos


Gözüme çarpanlar :

Özetlerini izlediğim maçlarda Hakan kötü oynuyordu ama 90 dakika bakmadan yorum yapmak istemedim.Bugünkü maçta Hakan'ın oynadığı oyunu beğenmedim.Nonda ve Elano'nun da sadece adlarını duydum.Ofsayt olarak iptal edilen golümüz bencede ofsaytı.Nonda'nın kalçasına çarpmıştı top.Arda ise tartışılmaz çok iyi oynadı ve bence maçın adamı.Gökzan Zan'ın sakatlanıp çıkması takımı etkilemedi.Mehmet defansta gereken görevleri yaptı.Kewell'in düdük sesini duyupta topa vurması sonucu sarı kart görmesi gereksizdi.Tıpkı Arda'nın ve Mustafa'nın itiraz edip sarı kart görmesi gibi.

49. dakikada Mustafa Sarp'ın golüyle öne geçtik.Ben spikerin tenis örneğini çözemedim.Çözen varsa banada anlatırsa sevinirim(Cahil kalmayalım).Bu arada unutmadan hakem maçı çok kötü yönetti.

30 Kasım 2009 Pazartesi

29 Kasımdan Notlar


Hayatımda en çok anladığım 2 şeyden biridir basketbol ve bunun en büyük sebebi Nba'dır.Artık bende Nba'de bakmadığım maçlarının önemli notlarını size iletecem.

- NBA'de sezona çok kötü bir giriş yapan New Jersey Nets'te fatura head coach Lawrence Frank'e kesildi.Los Angeles Lakers maçına saatler kala görevine son verildi.Frank'ten boşalan head coach pozisyonu ise geçici olarak asistan coach Tom Barrise getirildi.

Nets 87-106 Lakers

- Tom Barrise yönetiminde parkeye çıkan New Jersey Nets son şampiyon Los Angeles Lakers'a da yenildi.Bu yenilgiyle ligde arka arkaya 17 maç kaybeden Nets , bu alanda NBA rekorunu egale etti. 1988-1989 sezonunda Miami Heat ve lokavt sezonu olan 1999'da Los Angeles Clippers arka arkaya 17 maç kaybederek bu alandaki NBA rekorunu ellerinde bulunduruyorlardı.Nets, çarşamba günü oynayacakları maçta Dallas Mavericks'i deviremezse 0-18'le rekorun sahibi olcak.

Celtics 92- 85 Heat

- Kevin Garnett, 12'de 11 ile oynadığı maçta 24 sayı üretti.Paul Pierce 15 sayı, 2 asist, 1 ribaund, Kendrick Perkins 14 sayı, 13 ribaund, 1 asist ve Rajon Rondo 13 sayı, 11 asist, 2 ribaundluk performansları ile galibiyete katkıda bulunan diğer isimler oldular.

Ev sahibi ekip Miami Heats'te ise Dwyane Wade 27 sayı, 6 asist, 5 ribaundluk performansı ile sahanın en skorer ismi olurken; Michael Beasley 18 sayı, 7 ribaund ve Jermaine O'Neal 14 sayı, 10 ribaundluk performansları ile skora katkıda bulunan diğer isimler oldular.

Clippers 98-88 Grizzlies

- Eric Gordon 29 sayı ile oynadı ve Los Angeles 20 sayı geriden gelerek coach Mike Dunleavy'e normal sezondaki 600'üncü galibiyet sevincini yaşattı.

26 sayı kaydeden Marc Gasol da Memphis'in en skorer ismi oldu.

Timberwolves 106-100 Nuggets

- Ryan Gomes 27 sayı ile oynayarak Minnesota'nın 15 maçlık mağlubiyet serisine son vermesini sağladı.

Corey Brewer ve Jonny Flynn 16'şar sayıyla oynayarak Minnesota'nın ilk yarıda 17 sayı geriden gelmesini sağladı.

Denver'da Carmelo Anthoney, ilk çeyrekte 19 olmak üzere toplamda 35 sayı ile oynadı. Bu arada Denver 11 maç sonra ilk kez Minnesota'ya kaybetti.

Suns 113-94 Raptors

- 1-20 üçlük isabeti Raptors adına.İlk atıştan sonra hiçbiri girmiyor.Aslında fena oynamadılar ama Suns'a karşı bir sen at bir ben atıyım havasına girince bir anda fark açıldı.Sonra farkı 3 kadar indirdiler ama Nash vardı karşılarında.Hido kötü oynadı.10 sayı-8 ribaund ve 3 asistle karşılaşmayı tamamladı.Suns'ta Jason Richardson 22 sayı, 9 ribaunt, Steve Nash 20 sayı, 16 asist, Amaré Stoudemire 18 sayı, 7 ribaunt, Leandro Barbosa 17 sayı ve Channing Frye 15 sayı, 8 ribaunt ile galibiyetin mimarları oldular.

Toronto'da Chris Bosh 30 sayı, 17 ribauntla maçın en skorer ismi oldu. Andrea Bargnani 24 sayı, 7 ribaunt, DeMar DeRozen 14 sayı ile oynadı.

29 Kasım 2009 Pazar

Milwaukee Bucks 100-98 Orlando Magic


Nba Tv'nin sayesinde ilk defa canlı Ersan'ı ve Ridnour'u izledim.Milwaukee , Bradley Center'da oynanan karşılaşmada Ersan İlyasova ilk 5'te başladı.20 sayı, 16 ribaund, 2 asistlik performansı ile takımının en skorer ve en etkili ismi oldu.Howard'a karşı aldığı hücum ribaundları görülmeye değerdi.Her ribaundu mücadele ederek aldı ve kariyer rekorunu kırdı.Maçı kazandıracak üçlüğü atamadı ama heyecanına yada tecrübeye verelim(Ama Ridnour'da bomboş pozisyonda bırakmıştı onu ya)İzlemek için uykusuz kaldığım diğer adam ise Ridnour ise 20 sayı, 6 asist, 3 ribaundluk performans ile oynadı.Brandon Jennings ise 18 sayı, 4 asist, 2 ribaundluk oynadı ama topu paylaşmayı öğrenmesi lazım.Howard'a karşı içeri girilir mi ya kaç tane blok koydu Howard.

Orlando'da ise Dwight Howard 25 sayı, 20 ribaund, 2 asistlik performansı ile sahanın en skorer ismi ve galibiyetin mimarı oldu. Vince Carter 25 sayı, 6 ribaund, 2 asist ve Rashard Lewis 14 sayı, 9 ribaundluk performansları ile galibiyete katkıda bulunan diğer isimler oldular.Lewis eski Lewis değil bu da Ersan'a çok yaradı.Carter ise bir sakatlanıp soyunma odasına gidip geldi.Özellikle dikkatle izlediğim nokta ise Howard'a topun nasıl indiğiydi.Howard fazlasıyla unutuluyor.Hatırladığında zamanda topu çok geriden alıyor ve kendi yetenekleriyle potaya yaklaşıp atıyor(Bogut sakattı unutmayalım).

22 Kasım 2009 Pazar

Takım Kimyası ve Hayal Kırıklığı: Washington Wizards


Off-season'ın başlarından kendi kendime düşünüyordum, Wizards sakatlıklarla boğuşup durdu, eh Arenas da dönüyor. O zaman bu takım küllerinden doğacak ve en çok gelişim kaydeden takımların başını çekecek Atlanta ile beraber. Atlanta yaptı bunu, hatta dehşet verici bir şekilde gerçekleştirdi ama Wizards konusunda çok ciddi şekilde yanılmışım. Bırakın bir adım da olsa ilerlemeyi, yerlerinde bile sayamadılar.

Geçtiğimiz sezon sorun oyuncularla ilgili değildi, en azından fatura oyunculara çıkarılamazdı. Yönetim ve koçtan kaynaklı problemler yaşanıyordu. Ancak bu sezon işler oldukça farklı ve iyice sarpa sarıyor. Geçtiğimiz sezon nisan ayının ortasında Saunders'ı getirdiklerinde belki bir şeyler değişir diye düşünmüştüm ama sorun bu sefer oyunculara döndü. Gerçi draft'taki ikinci tur haklarını Minnesota'ya verip Mike Miller ve Foye'yi aldıklarında çanlar çalmaya başlamıştı.

Her ne kadar Arenas sakatlıktan kurtulmuş gibi görünse ve Jamison da üstüne düşeni yapıyor olsa da takım içinde ciddi bir uyuşmazlık var. Foye ve Miller'dan gerekli sorumluluğu alamıyorlar, Haywood ve Butler'ın istikrarsız performansları da takımın ritmi tutturamamasına yol açıyor. Andray Blatche'nin zaman zaman gösterdiği parlak performanslar da olmasa takım Nets'e eş koşacak neredeyse.

Bu yazıyı yazmama sebep olan şey ise Arenas ve Haywood'un açıklamaları. Arenas'a takımın kazanması için oyunundan fedakarlıkta bulunup bulunmayacağı sorulduğunda Arenas;

"Takımda fedakarlıkta bulunması gereken bir tek ben varım zaten, diğerleri kendi oyununu oynayabilir." yönünde bir cevap vermiş.

Peki Haywood ne demiş?

"Büyük yeteneğin egoyu yenememesi çok sinir bozucu. Normalde 20 atıyorsanız ama atamadığınızda takım gene de kazandıysa kimin umurunda?? Biraz da bunu deneyip kazanmaya bakalım. Celtics'in yaptığı da bu. Pierce son çeyrekte 12 sayı atabilir. Ama takımca havaya girmişseniz ve kazanıyorsanız o bunu umursamaz. Bizim yapmamız gereken de bu. Salona girmeden kapıda egonuzu gözden geçirin, topu bırakın ve biraz savunma yapın."

İşte bu iki küçük açıklama Wizards'ın girdiği çıkmazın en güzel iki örneği. Eğer takım içinde huzuru, uyumu ve o "takım kimyası" dediğimiz şeyi sağlayamıyorsanız isterseniz Nash, Wade, LeBron, Kobe ve Howard'ı aynı takıma başlarına da Phil Jackson'ı koyun. Gene de konferans finalinden öteye gidemezsiniz..

20 Kasım 2009 Cuma

Takımsız Şehirler


TFF'nin profesyonel liglerinde takımı olmayan tam tamına 24 ilimiz var.Bunlar:

Ağrı
Aksaray
Amasya
Ardahan
Artvin
Bartın
Bayburt
Bitlis
Burdur
Edirne
Erzincan
Hakkari
Iğdır
Karaman
Kilis
Muş
Nevşehir
Niğde
Osmaniye
Sinop
Şırnak
Tunceli
Uşak
Zonguldak

19 Kasım 2009 Perşembe

Utah 104-91 Toronto


NBA'de Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'u bu sezon ilk kez karşı karşıya getirmesi beklenen Utah Jazz-Toronto Raptors maçında gülen taraf Utah Jazz oldu. Milli basketbolcularımızdan Mehmet Okur'un grip yüzünden oynamadığı maçı ev sahibi Utah kazandı.

Maç boyunca Jazz hiç geriye düşmedi.Utah maçı 18 sayı farka kadar çıkardı ama maçı kopartamadı.Ev sahibinde ilk çeyrekte 12 sayı kaydeden Carlos Boozer maçı da 22 sayı-18 ribaundla tamamlarken, iki maçlık aradan sonra takıma dönen Deron Williams 20 sayı-6 ribaund ve 9 asistle mücadele etti. Kenardan gelen Andrei Kirilenko'nun 20 sayı-7 ribaundla oynadığı maçta, Mehmet Okur'un yerine ilk beşte başlayan Kirilo Fesenko da 3 sayı üretti.

Utah Jazz'e karşı üst üste dokuzuncu mağlubiyetini alan Toronto Raptors'ta ise takımın en skorer ismi 32 sayı-7 ribaundla oynayan Chris Bosh oldu. Kalçasındaki sakatlığa rağmen forma giyen Hidayet Türkoğlu ise maç boyunca düşük bir şut yüzdesiyle oynadı. 12'de 4 saha içi isabetinde kalan Türkoğlu, maçı da 11 sayı-6 ribaund ve 4 asistle tamamladı. Toronto'da özellikle üçüncü çeyrekte çok iyi bir performans gösteren İtalyan forvet Marco Belinelli ise 19 sayı kaydetti ama kullandığı topların bazılarında naptığını anlamadım.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Philadelphia 90-112 Utah Jazz


Utah Jazz'da temsilcimiz Mehmet Okur karşılaşmaya ilk 5'te başlayıp 24 dakika süre alırken; 15 sayı, 4 ribaund, 2 asistlik performans sergiledi. Mücadelede Carlos Boozer 24 sayı, 12 ribaund, 4 asistlik performansı ile takımının en skorer oyuncusu olurken; Wesley Matthews 16 sayı, 4 ribaund, 2 asist ve benchten gelen Andrei Kirilenko 13 sayı, 6 ribaund, 4 asistlik performansları ile skora katkıda bulunan diğer oyuncular oldular.

Ev sahibi ekip Philadelphia'da ise Andre Iguodala 11 sayı, 10 asist, 7 ribaundluk performansı ile takımında ön plana çıkan isim olurken; Thaddeus Young 17 sayı, 3 ribaund ve benchten gelen isim Jason Kapono 12 sayı, 1 ribaundluk performansları ile skora katkıda bulundular.

10 Kasım 2009 Salı

New York Knicks 93-95 Utah Jazz


İlk yarıyı 17 sayı farkla önde kapatan Utah, ikinci yarısında 62 sayı yediği maçı 95-93 kazanmasını bildi. Utah'ta Carlos Boozer 23 sayı-14 ribaundla oynarken, Andrei Kirilenko da 23 sayı-6 ribaund ve 6 asist üretti. Mehmet Okur'un 18 sayı-12 ribaundla mücadele ettiği maçta Utah, tam 19 top kaybetti.


New York Knicks'te çaylak oyuncu Toney Douglas 21 sayıyla takımının en skorer ismi olmakla kalmadı, kısa kariyerinin de sayı rekorunu kırdı. Fakat 23 yaşındaki Douglas buna rağmen son saniyede kullandığı şuttan faydalanamayınca maçı uzatmaya götürme şansını kullanamadı.

6 Kasım 2009 Cuma

Cleveland Cavaliers 85-86 Chicago Bulls


Geçtiğimiz sezon sahasındaki 48 maçın 45'ini kazanan Cleveland Cavaliers, bu sezon evinde henüz dördüncü maçında 2. yenilgisini aldı.

Her iki takımdan da 5'er oyuncunun çift haneli sayılara ulaştığı maçta, Cleveland'tan LeBron James 25 sayı-7 ribaund-6 asistle oynadı. Ev ahibinde Shaquille O'Neal 14 sayı-10 ribaund-5 blok, Anderson Varejao da 12 sayı-13 ribaundla mücadele etti.

Derrick Rose 14 sayı, 11 asist, 2 ribaunluk performansı ile takımı adına günün en formda ismi olurken; Luol Deng 15 sayı, 7 ribaund, 3 asist ve John Salmons 14 sayı, 4 ribaund, 2 asistlik performansları ile galibiyete katkıda bulunan diğer isimler oldular.

5 Kasım 2009 Perşembe

Houston Rockets 102-103 Los Angeles Lakers


Gıcık olduğum takıma yenildik.İlk 4 maçımızda 3 galibiyetle iyi gidiyorduk.Ama Yao ve Tracy'ın yokluğundan dolayı uzatmada yenildik.Artest ve Ariza son 30 saniye içinde attıkları 3'lüklerle mesaj verilecek yerlere mesajlarını verdiler.Ama uzatmadaki Kobe faktörü yüzünden yenildik.

Bryant, 48 dakika ile maçın en çok süre alan oyuncusu olurken, 41 sayı-6 ribaund-4 asist-4 top çalma ile oynadı.Andrew Bynum da 17 sayı-17 ribaund-5 asist-3 blokla önemli katkı yaptı.

6 oyuncumuz çift hanelere ulaştığı takdirde yenik ayrıldık.Carl Landry 20 sayı-8 ribaundla takımın en skoreri oldu. Luis Scola 16 sayı-13 ribaund, Chuck Hayes de 14 sayı-14 ribaund-2 asistle oynadı.

4 Kasım 2009 Çarşamba

Alman Panzeri


Utah Jazz deplasmanda Dallas Mavericks ile karşı karşıya geldi ve salondan 96 - 85 mağlup ayrıldı.

İlk yarısını 37-35 önde geçtiği maçın son periyoduna 67-52 önde giren Jazz, Alman yıldızı durduramadı. Son çeyrekte 29 sayı atarak kulüp tarihine geçen Nowitzki, toplamda Utah potasına 40 sayı bıraktı.Serbest atışlarda 15/16, saha içi isabetinde de 12/22 ile oynayan Alman forvet, istatistiklerine 11 ribaund-5 asist-5 blok ve 2 top çalma da ekledi.

Dördüncü maçında 3. galibiyetini alan Dallas'ta Jason Kidd de 19 sayı-6 asist-5 ribaundla katkı yaptı.

Utah Jazz'da Deron Williams 22 sayı, 5 ribaund, 5 asist ve Andrei Kirilenko ile Carlos Boozer 12'şer sayılık performans sergilediler.Mehmet Okur 14 sayı-14 ribaund-5 asist-4 top çalma ve 2 blok ile başarılı bir performans ortaya koydu.

3 Kasım 2009 Salı

Utah Jazz 96-113 Houston Rockets


Nba'de tuttuğum takım ile Mehmet'in takımının karşılaşmasıydı.Houston son çeyrekte kurduğu 34-19'luk üstünlükle kazandı ve dördüncü maçında üçüncü galibiyetini elde etti.

Tracy McGrady ve Yao Ming gibi iki asımızdan yoksun mücadele etmemize rağmen iyi gidiyoruz.Aaron Brooks 19 sayı, 9 asist, çaylak forvet Chase Budinger 17 sayı, Trevor Ariza 15 sayı, Luis Scola 14 sayı, 15 ribaunt ve Chuck Hayes 12 sayı, 9 ribaunt, 3 asist, 3 top çalma ile oynadı.

Utah'ta ise Mehmet Okur 9/13 saha içi isabetiyle 21 sayı, 4 ribaunt ile sahanın en skorer ismi olurken yaptığı 5 top kaybı, hücumdaki başarılı performansına gölge düşürdü. Ronnie Brewer 19 sayı, Deron Williams 18 sayı, 6 ribaunt, 8 asist ve Andrei Kirilenko 18 sayı, 7 ribaunt, 3 blok ile maçı tamamladı.3. maçında 2. yenilgisini aldı Jazz.

1 Kasım 2009 Pazar

Calderon'u Geçtik Herkes Mi Kıskanç


Hido'nun lakabı ne? Bay Son Çeyrek

Adamın eline kaç defa son çeyrekte top değdi.Oldukça azdı ki keşke saysaydım.Calderon'u geçtim.Adama ne derseniz deyin yapısı belli uyarılıp napması gerektiği anlatılacak.Ama benim sinirlendiğim nokta son çeyrekte de bu adam top kullanmadı nerdeyse.Bir 1.41'te kullandı onu da basket-faul yaptı.

Rakip Orlando'ydu.Doğu'yu Boston'un ardından 2. bitirir ama play-offlarda işi biter doğu finallerine kalamaz diye düşünüyorum.Toronto ise ribaund,Bosh'un gereksiz hamleleri ve Hido'ya oynama sorunlarını çözerlerse play-offa kalırlar.

Bırak bunları maç nasıl bitti diyorsanız 3'lük maçıydı.Toronto biraz temkinli Orlando ise her bulduğu atan takımdı.

125-116 ile bitti.Howard faulleri atmasa maçı Hido'nun yaklaştığı yerde alırlardı ama neyse Hido cevabını verdi o adi herife.19 sayı,4 asist,3 ribaund,2 blok ve 1 top çalmayla noktadı.Howard'a da acımadan bloğu koydu.Demekki eski arkadaş filan dinlemiyormuş bu NBA.

Orlando cephesine girmek istemiyorum o neydi öyle.Her taraftan isabetli üçlükler.Tam Hido'nun oynayacağı takımdı ama napalım nasip değilmiş.

Kıskançlık Mı Var?


Bakmadığım maçlara yorum yapmayı sevmem o yüzden bakmadığım maçlar hakkında pek yazı yazmam.NBA sezonu açıldığından beri NTV,NTV SPOR ve NBA TV'nin gösterdiği tüm maçlara baktım.Ama bilgisayarın ve internetin bozukluğu yüzünden maç yazıları yazamadım.Şimdi ise Hido açısından çok önemli maça bakıyorum ve durum böyle:

Yok olan takım 2.periyodun yarısında kendine geldi ve durumu toparladı.Howard sakatlandı kenarda oturuyor(İnşallah bu maçta devam etmez) ve Calderon Hido'ya zorda kalmadığı sürece pas atmıyor.Abd'li olsa anlıyacam ama İspanyol.Herhalde kıskançlık var ondan atmıyor.

21 Eylül 2009 Pazartesi

Şampiyon İspanya


Ne yazıkki bu bayrağın oyuncuları bizim damga vurduğumuz turnuvada ki kupayı kazandı.Benim ve bir çoğumuzun favorisi İspanya kupayı kazandı.Turnuvadaki ilk 8:

1 - İspanya
2 - Sırbistan
3 - Yunanistan
4 - Slovenya
5 - Fransa
6 - Hırvatistan
7 - Rusya
8 - Türkiye

İlk 6'da olanları seneye tekrar izleyeceğiz.Hemde yakından.

Ayrıca, Avrupa Şampiyonası'nın MVP'si (En Değerli Oyuncu) İspanya Milli Takımı'nın yıldız ismi Pau Gasol seçildi.Başka oyuncunun seçileceğini düşünen var mıydı?

17 Eylül 2009 Perşembe

Galatasaray 3-1 Panathinaikos


Maça gene erken gol atarak başladık.Baros çok iyi çalımla rakibini geçti ve içeriye yerden orta yaptı.Marinos topu engellemeye çalışırken Elano'nun önüne bıraktı ve gol oldu.Emre Güngör bu maçta sakatlandı ve 4 stoperin 3'ü sakatlanmış oldu.

2.yarı da ise 47. dakikada gelişen atakta Kewell'ın müthiş ara pasına hareketlenen Baros, kaleciyi de geçip topu boş kaleye gönderdi.56. dakikada sarı-kırmızılı takımın kazandığı serbest vuruşta topun başına Elano geçti. Elano'nun yerden sert şutu ceza sahası içindeki Sarriegi'nin ayağına çarpıp yön değiştirdi ve top ağlarla buluştu. 0-3.

Golden sonra maça Pana hakim olmaya çalıştı.Çünkü hırslandılar ve bizde rahat olunca Pana pozisyonlar buldu ve 77.dakikada Salpingidis gol attı.

Slovenya 69-67 Türkiye


Çeyrek finaldeki rakibimiz Yunanistan. Slovenya ile yaptığımız liderlik maçında 69-67 yenildik.19 sayı geriye düştüğümüz maçta son hücuma 69-67 geride girdik.Alınan mola sonucunda Ender içeriye ilerledi ve dışarıya çıkardığı topta Engin ne yazıkki üçlüğü kaçırdı.Keşke biz savunma yapsaydık.Çünkü savunmayı yapıyoruz ve maçı kazanıyoruz.Hücum da kaybediyoruz.

Maçta kazandıklarımız Hido geri döndü.19 sayı geriye düşsekte maçı kazanma noktasına geliyoruz.Kaybettiklerimiz ise aşırı yorulduk.Bence bu maçta farkın 19 sayıya çıkması ideal beşle başlamamamızdır.Neyse moralimiz bozulmasın.Yol biraz zorlaştı ama genede finale gidebiliriz.

Benim turnuva başlamadan önce 3 favorim vardı.İspanya,Fransa ve Türkiye.Bakalım benim favorilerden biri kazancak?

16 Eylül 2009 Çarşamba

Taş Atan Filin Sonu Nolacak?


Hayvanat bahçesinde ziyaretçinin başına taş fırlatan filin başı derde girdi.

Güney Kore polisi, başkent Seul'deki bir hayvanat bahçesinde ziyaretçilerden birinin kafasına taş attığı sanılan fille ilgili soruşturma başlattı.

Yerel basındaki haberlerde, hayvanat bahçesini ziyaret eden Kim adındaki kadının 35 yaşındaki filin hortumuyla kafasına taş attığını söyleyerek polise şikayette bulunduğu, polisin de “olay” ile ilgili soruşturma başlattığı belirtildi.

“Soruşturmada” elde edilen ilk verilere göre “olay” kameraların izleme alanının dışında gerçekleşti. Tanık da olmadığından filin gerçekten Kim'in kafasına taş atıp atmadığının bilinmesi zor görünüyor...

Atıp atmadığı öğrenince nolcak acaba acayip merak ettim?Güney Kore'de hayvanlar insan yerine konuluyor.Türkiye'de insanlar hayvan yerine konuluyor.Adaletin yok dünya.

Musa

15 yaşında...
Çok başarılı öğrenciydi Musa.
Öğretmen olmak istiyordu.
Sabah okuluna gidiyor...
Sonra çobanlık yapıyordu.
Babası garibandı çünkü.

* * *

Tam bir sene önce, gene böyle bir sabah... Çıktı tek göz oda, ağıldan bozma evinden kör karanlıkta, yürüye yürüye, 2 kilometre, sırtında çantası, şehirlerarası asfalta geldi... İzmir Aliağa’ya bağlı Kapıkaya Köyü’nde yaşıyordu, köyde okul yok, okul Yenişakran’da... Türkiye’nin en batı ucunda, bütün yatırımlar oraya yapılıyor denilen coğrafyada, Türkiye’nin en doğusundaki yaşıtlarıyla aynı kaderi paylaşıyordu; taşımalı eğitim... Servis bekliyordu.

* * *

Yakaladı yakaladı...
Kaçırdığında okuluna gitmesi imkânsız.
O nedenle, gün doğmadan kalkıyor, en az 2 saat yolu hesap ederek, saat 6 civarında asfaltta oluyordu.
Asfalt rampa.

* * *

Göründü yarım saat sonra servis minibüsü... Manisa’nın Karaahmetli Köyü’nden başlıyor, çocukları toplaya toplaya, en son Musa’yı alıyor, Yenişakran’a varıyordu. İçerde, biri şoför, biri engelli çocuğuna refakat eden anne, toplam 27 çocuk... Musa 30’uncu.

* * *

Durdu önünde her sabahki gibi, bindi Musa, hareket ettiler. Ama bir acayiplik vardı... Şoför döndü Musa’ya öfkeyle, “Bak seni almak için durduk, fren patladı, niye rampada duruyorsun, 100 metre yürüyüp düzlükte dursana!” diye bağırdı... Yer kalmadığı için ayakta dikilen Musa, büktü boynunu, ne desin, zaten bütün çocuklar ona suçlu gibi bakarken ne diyebilirdi ki? Bir ara göz göze geldi en sevdiği sınıf arkadaşı Hidayet’le... Hidayet gülümsedi, çaktırmadan şöyle bir salladı elini havada “Boşver” manasında, “boşver, üzülme...”

* * *

Dandik asfaltta haldır haldır gitmeye başladılar, 1 kilometre, 2 kilometre, 3 kilometre... Yenişakran’a 4 kilometre kala, olanlar oldu, trafolar bölgesinde dik yokuşun sonundaki sert viraja daldı minibüs, “Fren boşaldı” diye bağırdı şoför, savruldular, korkuluk morkuluk yok tabii, uçtular Tütünlü Deresi’ne... Önce çığlıklar, 3 takla, 5 takla, darmadağın oldu, zaten darmadağın haldeki minibüs, sonra trajik sessizlik.

* * *

İsmail oracıkta öldü. 9 yaşındaydı. Recep öldü, Murat öldü. 15’indeydiler. Ve, gülümseyerek kan kardeşine moral vermeye gayret eden Hidayet... Ambulanslar geldiğinde nefes alıp veriyordu hâlâ... Hastane, doktor, ameliyat, olmadı... Hidayet de gitti.
Ya Musa?
Kafası yarılmıştı, sağ el bileği ezik...
Hatta, o feci kazanın haberini yapan gazeteler, Musa’nın bandajlı fotoğrafını koymuşlardı, “Açılan kapıdan fırladı, kurtuldu” diye.

* * *

Kurtulmuştu hakikaten Musa... Sağ çıkmıştı o tabut minibüsten... Ama kâbuslardan kurtulamadı... Hidayet her gece rüyasına giriyor, gene gülümseyerek “Boşver, üzülme” diyor ama, şoförün “Bak seni almak için durduk!” diye bağırması kulaklarından gitmiyordu, çın çın... Bıraktı okulu. Gitmedi bi daha.

* * *

Ve, bir sene sonra...

* * *

Bilirkişi, en fazla 12 yaşında olması gereken servis minibüsünün, daha eski, 15 yaşında olduğunu, frenlerin kazadan çok önce patlak olduğunu tespit etti; balatalar erimişti. Aslında servis minibüsü bile değildi, öyle olsaydı, “S” plaka taşımalıydı, taşımıyordu. Buna rağmen, hiç kimse şikâyetçi olmadı... Savcı hariç... Kamu adına dava açtı, bilirkişi raporunu koydu hâkimin önüne, hâkim de, hiç tereddüt etmeden 10 sene hapis verdi şoföre... Giden gitmişti ama, hiç olmazsa suç cezasız kalmamıştı.

* * *

Ve, önceki gün...
Yıldönümüydü.
Kapıkaya Köyü’nün kabristanında anma töreni yapıldı. İsmail, Recep, Murat ve Hidayet’in ardından dualar edildi. Musa da oradaydı... Gene kenarda, gene boynu bükük. Ve gene, bir senedir her gördüğüne söylediği gibi, “Benim yüzümden, keşke düzlükte dursaydım, benim yüzümden” diye ağlıyordu. Ne büyükleri teselli edebiliyordu onu, ne mahkemenin verdiği adil karar rahatlatabilmişti vicdanını, ne de rüyasında “Boşver” diye gülümseyen Hidayet.

* * *

Bitti tören.
Gitti evine.
Astı kendini Musa.

* * *

Bir sene dayanabilmişti buna.

* * *

Evet, Japonya değil burası...
Kimseden harakiri yapmasını beklemiyoruz.
Alışığız, istiflerini bozmayacaklarını, istifa etmeyeceklerini de biliyoruz. Ama “Sprey yüzünden oldu, yok efendim buzullar eridi, dünyanın suçu” filan, ayıptır beyler.

* * *

Başta minik Dila... 30 küsur günahsız sel kurbanından utanmıyorsunuz, bari, Musa’nın yüreğinden utanın da, hiç olmazsa bir özür dileyin.

Yılmaz ÖZDİL

Slovenya - Türkiye Maç Öncesi


E grubu bitti.Sıralama böyle:

1-Fransa 2-Rusya 3-Yunanistan 4-Hırvatistan.

Bugün son maçımıza çıkacağız ve bu maç liderlik maçı olcak.Basketbolun devlerinden İspanya'yı ve Sırbistan'ı yendik ve hala birincilik maçı oynuyoruz.

Eğer bu maçı kazanırsak Hırvatistan ile yapacağız.Kaybedersek Yunanistan ile.Bence maçı kazanmalıyız.Hırvatlara Efes Cup'ta yenildik ama bu defa yeneriz diye düşünüyorum.Eğer Yunanlılarla oynarsak genede kazanabiliriz ama Yunanlılar oyuncularını havaya sokmak için sürekli Türk-Yunan ilişkilerini anlatırlar ve hayli bir havaya da sokarlar.Hemde Yunanlılar'ın yanında her zaman hakem vardır.Neyse bu kararı Tanjevic'e bırakalım ve biz olabilecek ihtimalleri değerlendirelim.

Eğer biz maçı alırsak ve İspanya ve Sırbistan'la çıkarsak gruptaki sıralama:

1. Türkiye - 2. Slovenya - 3. Sırbistan - 4. İspanya şeklinde olacak.

Fransa - İspanya VS. Yunanistan - Slovenya

Rusya - Sırbistan VS. Hırvatistan - Türkiye

Maçları oynancak.Eğer maçları kazanıp finale çıkarsak kesinlikle yıpranmış takım gelcek.

Eğer kaybedersek:

Fransa - İspanya VS. Yunanistan - Türkiye

Rusya - Sırbistan VS. Hırvatistan - Slovenya

Bu defa da kesinlikle biz yıprancaz belki çeyrek finalde elencez.Sizce ne yapmalıyız?

15 Eylül 2009 Salı

Türkiye 69-64 Sırbistan


Litvanya, Bulgaristan, Polonya ve büyük favori İspanya derken Sırbistan önünde de uzatmada da olsa galip gelmesini bildik.Bu sonuçla grupta ilk iki sırada yer almayı da garantilemiş olduk.

Koskoca uzatmada adamlara sayı attırmadık.Hiçbir maçta uzatmada sayı atamayan takım yokmuş.Biz attırmadık.Hido 1/16 ile oynarken ...

Sırbistan gibi köklü bir basketbol ekolüne karşı, maçın en kritik bölümlerinde uzun süre alan savunması yapacaksınız ve rakip, son topta 24 saniye hücum süresini doldurup, şut bile bulamayacak…

Ben bu grupta 1.Sırbistan olacağını söylemiştim.Ama onları da yendik.Herkesin Slovenya'yı yenip çıkarız dediği takımla liderlik maçı yapacağız(Diğer grupta rakibe göre).

Tanjevic şimdi çok önemli karar vercek.Takımı dinlendirip 2.liğe razı mı olcak yoksa tam kadro çıkıp lider mi olmak isteyecek?

14 Eylül 2009 Pazartesi

Şampiyonlar Liginin Tarihçesi


Yeşil renk : UEFA üyesi olup grup maçlarına kulüp göndermiş ülkeler
Mavi renk : UEFA üyesi olup grup maçlarına kulüp gönderememiş ülkeler
Gri renk : UEFA üyesi olmayan ülkeler

UEFA Şampiyonlar Ligi, UEFA tarafından 1955'ten beri her yıl düzenlenen, Avrupa'nın en güçlü kulüplerinin mücadele ettiği uluslararası futbol turnuvası. 1955'ten 1992'ye kadar Şampiyon Kulüpler Kupası adıyla düzenlenmiş olan Şampiyonlar Ligi, Kupa 1 olarak da bilinir ve kulüpler çapında Avrupanın en büyük turnuvasıdır.

1990'lı yıllara kadar ikili eleminasyon sistemine dayalı ve yalnızca ülke şampiyonlarının katılabildiği organizasyonken, ilginin artması amacıyla ülkelerin puanlarına göre lig 4.'lerinin bile katılabildiği ve maç sayısının daha da arttığı bir lig sistemine dönüştü. 1997'den bu yana kupaya ülke şampiyonları ile birlikte kendi ligini 2. sırada bitiren takımlar ve ülke puan sıralamasına göre 3. ve 4. takımlar da davet edilmektedir.

Şampiyonlar Ligi Kupasını bugüne kadar 10 farklı ülkeden, 21 ayrı takım kazanmıştır. Kupayı en çok kazanan takım 9 kez mutlu sona ulaşan Real Madrid'tir.

II. Dünya Savaşı'ndan önce Avusturya, Çekoslovakya, Macaristan ve Yugoslavya Ligleri'nin birincileriyle ikincileri arasında oynanan Orta Avrupa Kupası (Mitropa Kupası), Şampiyon Kulüpler Kupası'nın çekirdeği sayılabilir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Orta Avrupa Kupası (La Coupe de l'Europe Central) adı altında yapılan bu futbol turnuvası yeniden ele alındı. UEFA tarafından, aynı statü çerçevesi içinde fakat daha geniş kapsamlı olarak, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası adıyla oynanmasına karar verildi.

Şampiyonlar Ligi'nin statüsü 1992'den beri defalarca kez değişmiştir. Bugün uygulanan sistem, 2003 yılından beri devam etmektedir. UEFA Şampiyonlar Liginde ön elemeler ve grup maçlarına doğrudan katılan takımlar da dahil, Liechtenstein haricindeki 52 UEFA üyesi ülkeden toplam 76 takım mücadele etmektedir. Her ülke kendi ülke puanının izin verdiği sayıda takımla katılır;

UEFA ülke puanı sıralamasına göre;

1-3. sıradaki ülkeler 4
4-6. sıradaki ülkeler 3
7-15. sıradaki ülkeler 2
16. ve daha aşağıdaki ülkeler 1'er takımla temsil edilirler.

Ülke puanı sıralaması aynı zamanda hangi takımın turnuvaya hangi kademeden başlayacağını da belirler. Sıralamada ilk altıda yer alan ülkelerin lig şampiyonları ve ikincileri ile 7. ile 10.'luk arasındaki ülkelerin şampiyonları grup maçlarına ön eleme oynamadan doğrudan katılırlar. Diğer takımlar öneleme turlarından başlarlar.

Maçlar salı ve çarşamba günleri yapılır. Temmuz-Ağustos aylarında 3 turdan oluşan ön elemeleri geçen 16 takım ile grup maçlarına doğrudan katılan 16 takım arasında, toplam 32 ekipli, 4'er takımlı ve 8 gruptan oluşan grup aşaması oynanır. Gruplarda ilk 2'ye giren takımlar ikili eleminasyonlu sistemle müsabakalara devam ederler, üçüncüler ise UEFA Kupası'na katılıp 3. turdan devam ederler. 2. tur, çeyrek ve yarı final kedemeleri ikili eleminasyon usulüyle oynanır. Final maçı ise tarafsız sahada tek maç olarak oynanır.

UEFA Grup maçlarına, 1992-2009 arasında toplam 31 ülkeden 104 farklı takım katılmıştır. , 17 sezonda,Manchester United(14),FC Porto(14),FC Barcelona(13), R.Madrid (13), PSV (13) kez ile gruplara en çok katılan takımlardır.

Türkiye - Sırbistan Maç Öncesi


Çok önemli bir maç oynancak bugün.F grubunun birincisi belli olabilir.Bence bu maça da aynı ciddiyet ile oynamalıyız.Sakatlığı bulunan Hido bu maçta oynayacakmış.

Sırbistan bu turnuvaya bir çok önemli oyuncusundan yoksun geldi ( Marko Jaric, Predrag Stojakovic, Igor Rakocevic ve Darko Milicic ).Turnuvanın en genç takımı.

67 yaşındaki efsane antrenör Dusan Ivkovic'in çalıştırdığı Sırbistan, savunmasıyla öne çıkıyor. Maç başına yediği 67 sayıyla Fransa'nın ardından turnuvanın en az sayı yiyen takımı olan Sırplar, aynı zamanda turnuvanın en çok top çalan üçüncü ekibi.Ama bizde İspanya maçı hariç çok az top kaybı yaptığımızı unutmayalım.

Maçları düşük bir tempoda oynamayı tercih eden Sırbistan, hücumda oyun kurucu Milos Teodosic'in yönettiği ikili oyunlar üzerinden sayı bulmaya çalışıyor. Çember çevresinden yüksek bir yüzdeyle oynayan Sırbistan karşısında boyalı alanı iyi kapatmak, galibiyet için önemli bir anahtar. Zira Sırp oyuncular üç sayı çizgisinin gerisinden %29 ile şut atıyor.Yani uzunlarımızın dışarıya çıkmasına gerek yok ve adamlarını çok iyi tutmaları ve doğru zamanda yardım etmeliler.

C Grubu'nu ikinci bitiren Sırbistan, ilk maçta İspanya'yı yenerek büyük bir sürprize imza atmıştı. Sırp takımı, ikinci turun ilk maçında ise ev sahibi Polonya'yı mağlup etti.

Maç 22.00'da Ntv'de.

13 Eylül 2009 Pazar

Gs 3-0 Bjk


Pek bir şey yazmayacağım.Çünkü futbolu sevmeyen biri bile kanalları dolaştığında herkesin Denizli'yi eleştirdiğini görmüştür.Rijkaard beklenen kadroyla çıktı.Denizli ise kimsenin beklemediği kadroyla çıktı.Rijkaard bile maç sonunda kadroyu gördüğümde şaşırdım dedi.Bir de düşünün ben Holosko'yu,Nobre'yi nasıl tutarım diye düşünen oyuncuları.

Sezon başından belliydi.Bu sezon ya GS yada Fb şampiyon olacaktı.Bjk'nın artık işi bitti.Sivas 4 maçta 0 çekti.Trabzon antremanda bile gol atamıyor.

Bakalım iki büyük takımdan hangisi şampiyon olcak?

12 Eylül 2009 Cumartesi

Türkiye 63-60 İspanya


Maçın kahramını seçmek çok zor oldu ama ben Semih'te karar kıldım.İlk 2 maçta istediği oyunu oynayamamıştı Semih ve herkes Semih'i eleştirmeye başlamıştı.Ama bu maçta Hido'yu kullanamadığımız maçta en iyisi Semih'ti.

D grubunda Avrupa basketbolunda iz bırakmış Litvanya'yı ve sonra tuzakçı Bulgaristan'ı yendik.Son maçta ise ev sahibi avantajını çok iyi kullanan Polonya'yı yendik.

2.turda F grubunda yer aldık ve ilk maçımız İspanya'ydı.Avrupa'nın en iyi milli takımını yendik ve onları 60 sayıda tuttuk.Artık çeyrek finali garantiledik ve benim hedefim yarı finale çıktı.Maç öncesi dediğim gibi hep ilerdeki maçı düşünerek oynayalım dedim ve İspanya'yı yendik.

Başka diyecek bişey bulamıyorum.Ömer Aşık'ın o müthiş bloğunu ve Semih'in 2. serbest atışı kullanmadan önce Hido ve Ersan'ın birbiriyle konuşup gülmelerini unutmayacağım.

A MİLLİ TAKIM (63) : Sinan Güler 2 (2 ribaund), Engin Atsür 3 (3 ribaund- 1 asist), Ömer Onan (1 asist), Ersan İlyasova 15 (5 ribaund- 1 asist), Semih Erden 11 (1 asist), Kerem Tunçeri 11 (1 asist), Oğuz Savaş 2 (1 ribaund), Ömer Aşık 13 (4 ribaund), Ender Arslan 4 (4 ribaund- 1 asist), Hidayet Türkoğlu 2 (3 ribaund- 3 asist)

İSPANYA (60) : Pau Gasol 16 (9 ribaund), Rudy Fernandez 16 (5 ribaund), Ricky Rubio 3 (6 ribaund- 3 asist), Juan Carlos Navarro 7 (2 ribaund- 3 asist), Felipe Reyes 8 (3 ribaund- 1 asist), Raul Lopez (1 ribaund- 2 asist), Sergio Llull (1 asist), Marc Gasol 7 (6 ribaund- 1 asist), Alex Mumbru (1 ribaund), Jorge Garbajosa 3 (4 ribaund)

1. PERİYOT : 20-22
2. PERİYOT : 16-12
3. PERİYOT : 13-14
4. PERİYOT : 14-12

Gs - Bjk Maçı


Turkcell Süper Lig'de 2009-2010 sezonunun ilk derbisi bugün Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray ile Beşiktaş arasında oynanacak. Saat 21.00'de başlayacak maçı hakem Bülent Yıldırım yönetecek.

Eğer bu maçı Galatasaray kazanırsa şampiyonluk yarışında Fenerbahçe ile tek başına kalır.Bunun için Beşiktaş bu maçı çok önemsiyecektir.

Birçok insanın favorisi Galatasaray.Bana göre de öyle.Sezon başından bu yana oynanan maçlara bakınca da Galatasaray ağır basıyor gibi görünmekte. Fakat adı üzerinde bu bir derbi.

Pek fazla yorum yapmayacağım ama bu maçı Gs kazanırsa Bjk yarıştan kopacak.

Türkiye - İspanya Maç Öncesi


D grubunda 3'te 3 yapan milli takımımız ve diğer tarafta Avrupa devi ama bu turnuvada kimsenin beğenmediği İspanya.

Biz Polonya galibiyeti ile gruba lider başladık.Bana göre biz 1 galibiyet aldığımızda çeyrek finale kalacağımızı düşünüyorum.

Eğer bu maçı alırsak grubu lider bitiriz.Yapacağımız maç çok zor olcak ve bunun için çok iyi oynamalıyız.Bu maçı kazanmak için yapılabilcekler;

1) Hep ilerdeki maçları düşünerek geldik ve bu defada öyle yapmamız gerek.
2) İlk grupta maçlarda takım oyunumuzdaki uyum ve paylaşım sonucu kazandık.Bu maçta kesinlikle öyle yapmalıyız.
3) Tanjevic bu turnuvada çok iyi doğru hamleler yapılıyor gene doğru hamleler bekliyoruz.
4) Boş atışlar vermemeliyiz.
5) Ersan ve Hido bu maçı kesinlikle çok iyi oynamalı ve takım arkadaşlarını oynatması gerekiyor.

Maç 16.45'te NTV'den yayınlancak.

10 Eylül 2009 Perşembe

Eurobasket F Grubu Değerlendirmesi


3'te 3 yaptık ve 2.tura kaldık.2 galibiyet ile maçlar başlamadan birinciyiz.Biz 1 maç kazandığımızda çeyrek finale kalacağız.Bu grubu ve durumumuzu değerlendirelim.

1) Şampiyonaya gelirken herkesin favorisi olan İspanya şu anda oldukça formsuz ve ilk maçı onlarla yapıyoruz. Biz ise çok iyi bir hava yakalamış durumdayız. Bundan daha iyi bir ortamda karşılaşmamız zor onlarla.

2) Fikstür olarak da çok şanslıyız. Nitekim grubun en azından isim olarak favorisi İspanya'dan 1 galibiyet avantajlı durumdayız. Yani bu maçı kaybetmemiz bizi herhangi bir şekilde kaosa sürükleyemez. En azından mantık olarak sürüklememeli.

3) Üçlü averaja kalınması durumunda Polonya galibiyetimiz sağolsun şimdiden bir hayli avantajlı durumdayız.

4) 1.gruptan daha zor takımlarla maç yapacaz. Sırbistan, Slovenya, İspanya.

5) Yukarıyı hedefleyen rakiplerimizin karşılaşacağı diğer takım olan Litvanya da çok kötü bir form grafiği çiziyor. Ama ısınmaları durumunda bu maddeyi artı tarafına yazabiliriz.


Bana tablo böyle olur:

1.Sırbistan
2.Türkiye
3.İspanya
4.Hepsi girebilir.

Futbol Takım Oyunudur


Kadrolarında Messi ve Ronaldo gibi dünyanın en iyi iki futbolcusu bulunan Arjantin ve Portekiz'in Dünya Kupasına katılamama ihtimallerinin bulunması bize bir kez daha futbolun bir takım oyunu olduğunu gösterdi.


Johan Cruyff

9 Eylül 2009 Çarşamba

Türkiye - Polonya Maç Öncesi


Bugün saat 19.15'te Türkiye - Polonya maçı var.Bana göre 2. turun ilk maçıdır.Polonya ve biz 2 maçımızı da kazandık.

Polonya ilk maçını Bulgaristan ile oynadı ve 90-78 yendi.2.maç ise Litvanya'nın var olma maçıydı ve onu da 86-75 kazandı.Bulgaristan maçına bakamamıştım ama Litvanya maçını izledim ve Polonya Logan,Lampe ve Gortat'tan yararlanıyor.Bu 3 oyuncudan 2'si benchte olunca büyük sorun yaşıyor Polonya.

Eğer bugün Polonya'nın uzunlarına karşı üstünlük kurarsak , onları erken faul problemine sokarsak ve biz iyi top paylaşımı , doğru hücumlar yaparsak kazanırız.