Turkish Airlines Euroleague’in ilk aşaması
15 Ekim’de oynanan Pınar Karşıkaya- Barselona maçıyla başladı. Turkish Airlines Euroleague’in A, B ve C
gruplarında yer alan takımları değerlendirdim.
A Grubu:
Real Madrid: Her sezon çok iddialı kadrolarla Euroleague katılan Real Madrid, bazen bu
kadroyu kullanamayan koçunun yüzünden, bazen de aradıkları mental sertliğe
ulaşamayan oyuncuların yüzünden kazanamadıkları kupayı, 2 yıl üst üste kaybedilen finaller sonrası Laso'nun ekibiyle birlikte
geçen sezon en sonunda kazandı. Böylelikle Euroleague’de şampiyonluk
sayısını 9’a yükselttiler.
Real Madrid, Houston Rockets'a gidebileceği söylenen Sergio Llull’u,
tekrar NBA’de oynamak istediği söylenen Sergio Rodriguez'i ve Rudy Fernandez’i
takımda tutmayı başardı. Böylelikle Avrupa’nın en iyi dış adam
rotasyonuna sahip olma özelliğini bu sezonda devam ettiriyor. Kaybedilen
finallerin nedeni olan mental sertliği kapatan oyunculara (Maciulis- Nocioni
gibi) hala sahipler. Fakat Slaughter’ın ayrılması Real Madrid’te ribaund
konusunda bir eksiklik meydana getirdi. Ribaund konusunda 35 yaşında olmasına
rağmen geçen sezonu olağanüstü geçiren Reyes’e büyük iş düşmekte. Fakat
Reyes’in bu sezonda aynı performansı gösterip gösteremeyeceği büyük bir soru
işareti. Aynı zamanda gerekli katkıyı alamadıkları pota altı oyuncularından Ioannis Bourousis ve Salah Mejri’de takımdan ayrıldı.
Bu isimlerin yerine pota altına Trey Thompkins eklemesi yaptılar. Böylelikle,
Thompkins dış atış bulma konusunda Laso'nun elini biraz daha kuvvetlendiriyor.
Fakat bu transfer tabiri caizse iki ucu keskin bir bıçak gibi. Çünkü Real
Madrid’in koçu Laso. Laso, oyuncu süreleri ve rol dağıtımında büyük eksikleri
olan bir koç. Yine zor anlarda yaptığı panik ve anlamsız hamleleri bu sene
geniş rotasyonda yapma şansı büyük olasılık.
Real
Madrid bu grubu lider olarak bitirecektir. Final-Four’un ve şampiyonluğun en
büyük adayı. Tabii ki Laso, Real Madrid’in en büyük rakibi olmaya karar
vermezse.
Fenerbahçe: Fenerbahçe, Obradovic yönetiminde
tarihinin en büyük başarısını geçen sezon yakaladı. Yıllar sonra bir Türk
takımı Final-Four oynamayı başarmıştı. (En son Efes Pilsen 2000-2001 sezonunda Final-Four’da oynama başarısı göstermişti.) Böyle bir ortamda Fenerbahçe taraftarının
beklentisi bir iki oyuncu daha alıp şampiyonluğa oynarız iken Obradovic, Real
Madrid’e kaybedilen maç sonrası ve Karşıyaka’ya kaybedilen seri sonrasındaki
açıklamalarıyla taraftarının bu beklentisini boşa çıkaracağının sinyali
vermişti. Tabiri caizse Obradovic devrim yaptı. Takımda sadece hücum yönü güçlü
tüm oyuncuları takımdan gönderdi. Serhat Çetin, Semih Erden ve Emir Preldzic
Darüşşafaka Doğuş’a, Andrew Goudelock Çin’e ve Nemanja Bjelica NBA
takımlarından Wolves’e gitti. Gigi Datome, Pero Antic ve Ekpe Udoh’u transfer
etti. Vesely’in son şampiyona sonrası geldiği noktayı da gördükten sonra bu
dört isimle birlikte Fenerbahçe, Avrupa'nın en iyi pota altı rotasyona sahip
oldu. (Ayrıca Ömer Faruk’ta hazırlık maçlarıyla gösterdiği performansla bu
isimlerden süre kapacağını gösterdi.) Fenerbahçe pota altı geniş rotasyona
sahip ve bu isimlerin hepsi farklı numaraya kayma özelliği var. Hatta takımdaki
neredeyse herkes birden fazla numarada oynayabilir. Böylelikle Fenerbahçe çok
esnek ve farklı rotasyonlar oluşturulabilecek bir kadro yapısına sahip oldu. Aynı
zamanda Obradovic bu sezon takımın lideri konusu da çözmüş olabilir. Fenerbahçe benzer
kontratlar almasına karşın Obradovic’in ona biçtiği rolü oynamak isteyen
Sloukas’u, Karşıyaka’da takımın lideri olma rolü başaran Bobby Dixon’ı ve Pero
Antic gibi lider karakterli ve önderlik rolüne vasıf oyuncuları takıma kattılar. Aynı zamanda
Sloukas ve Antic’in Final-Four’da oynamış ve şampiyonluk kazanan oyuncular
olması Fenerbahçe’nin tecrübeli oyuncu konusundaki eksikliğinin neredeyse tamamen
kapatılmasını sağladı.
Fenerbahçe
bu hamleler sonucunda geçen sezondan çok daha sert ve çok daha mücadeleci bir takım
yapısına sahip oldu. Aynı zamanda geçen sezonun oyun yapısından, liderlere,
skor opsiyonlarına ve hücumda topun kimin eline değeceğine kadar bir çok
ayrıntı değişime uğradı. Ek olarak, bireysel skor üretimi geçen sezona göre
fazla değil.
Tüm
soru işaretlerine rağmen aslında Fenerbahçe’yi başarıya götürecek olan üç etken
olduğunu düşünüyorum. Eğer Hickman sakatlıktan çok etkilenmeyip belirli bir
katkı verecek düzeyde dönerse, Sloukas ve diğer liderlik vasfına sahip
oyuncular Obradovic’in onlara biçtikleri rolleri yapabilirlerse ve Bogdanovic
skorer oyuncu yapısına bürünürse Fenerbahçe hedefine bu sezonda ulaşabilir.
Ben
Fenerbahçe’nin bu grubu 2. bitireceğini düşünüyorum. Obradovic eğer
düşündüklerini yapar ve Fenerbahçe’yi başarıya götürecek olan üç etkende
gerçekleşirse Fenerbahçe’yi Final-Four’da yeniden görebiliriz. Fakat şampiyon
olacaklarını düşünmüyorum. Eğer Fenerbahçe bu sezonda Final-Four yaparsa diğer
sezon şampiyonluğun en büyük favorilerinden biri olur. Taraftarların düşündüğü
‘bir iki takviye sonra şampiyonluğa oynarız’ anlayışı diğer sezon için geçerli
olabilir. Çünkü bu sistemin, bir önceki sistemden kalıcı başarı konusunda çok
daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Khimki Moskova: Son Eurocup şampiyonu, Euroleague’de Final-Four oynamayı hedefliyor.
Yaptıkları transfer bunun en büyük göstergesi fakat gerçekten Final-Four
yapabilecekler mi? Benim cevabım kesinlikle hayır.
Khimki denilince
orantısız dış-iç dengesi ve korkutucu bir dış alana sahip olması akla geliyor.
Evet Khimki Euroleague’nin en iyi 3 kısa rotasyonlarından birine sahipler. Rice gibi karar anlarını, kritik dakikaları çok üst
seviyede oynayan ve Fin yıldız şutör guard Koponen’in yanına, Nba’den Rus combo
guard Shved ve Slovenya milli takımının başrol oyuncusu Zoran Dragic ilave
edildi. Yani bu geçiş oyununda hem tempo yapacak hem de doğru tercih yapacak
isimlerin çokluğunu, sete set de hem yaratıcı hem bitirici isimlerinin olduğunu
gösterir. Khimki, Dış alan konusunda çok iyiler ama peki iç alan konusunda? Ne
yazık ki bu konu hiç iyi değiller. Eğer sakatlanmasaydı Avrupa’nın en iyi
uzunlarından biri olabilecek Paul Davis’e sahipler fakat Paul hem yaşadığı
sakatlık sonrası eski formunu yakalayamadı hem de ayak çabukluğuna kavuşamadı.
Bu saydıklarıma ulaşsa bile bu kadar iyi dış alana sahip bir takımın oyununa
ayak uydurabilecek bir isim değil. Aynı zamanda Khimki, ribaundları toplayacak
ve pota altını karartabilecek bir uzuna sahip değil.
Khimki
mükemmel derecede iyi bir dış alana sahip olmasa da top paylaşımı problemi,
ribaundları toplama, dış-iç dengesinin olmaması sebeplerinden dolayı Final-
Four yapabileceklerini düşünmüyorum. TOP-16’ya kalacaklar ve büyük ihtimal
kendi evlerinde Real ve Fenerbahçe’ye mesaj vereceklerdir ama dış-iç dengeyi
sağlayamadan bir takımın başarılı olacağını hep birlikte göreceğimizi
düşünüyorum.
Bayern Münih: Bayern Münih denilince akla gelmesi
gereken şey yaptığı yatırımlarla Alman basketbolunun yükselmesine sebep
olmasıdır. Fakat bu yatırımlar bir başarıya dönüşmüş değil. Pesic, Avrupa’nın
önde gelen koçlarından biridir ama takımını istikrarsız olmasına engel
olabilmiş değildir. Ama Bayern Münih yönetimi Pesic’e güvenmeye devam ediyor.
Eğer
Bayern Münih’in bir maçına bakacak olursanız Pesic’in size keyif veren bir
takım izleteceğine emin olabilirsiniz. Bayern Münih’in kısaları hem yaratıcık
konusunda ve savunma konusunda olağanüstü derece iyilerdir. Savunma sonrasında
atılacak sayılarda güzel hareketler görebileceğinizi garanti ediyorum. Fakat
basketbolda maç kazanmak istiyorsanız güzel hareketlerle sayılar atmanız
yetmiyor.
Bayern
Münih’in üstün olduğu taraflardan biri John Bryant ve Deon Thompson gibi orta
mesafesi olan uzunlara sahip olmaları ve kısa Amerikalılara alan açacak
olmalarıdır. Yani bu durum yarı saha hücumlarında kolaylıklar sağlayacaktır.
Fakat John Bryant ve Deon Thompson hücumda alan açacak olsalar da, Bayern
Münih’in kısalarının hızlı oyunlarına ayak uyduracak uzunlar değiller. Ayrıca
Fenerbahçe gibi takımların pota altı oyuncularına karşı zorlanacakları da çok
belli. Aynı zamanda Bayern Münih’te 4 numara savunmasını yapabilecek bir
oyuncuya da sahip değiller. Bayern Münih belki pota altı savunmasından önemli
oyunculara sahip olmasa da geçtiğimiz sezon yakaladığı yükselişi Alman Milli
takımıyla Avrupa Şampiyonası’nda da devam ettiren Paul Zipser gibi çok önemli
bir kısa forvet savunmasını yapabilecek bir oyuncuya sahipler.
Pesic
eğer istediği oyunu sahaya yansıtabilirse Real Madrid, Fenerbahçe ve Khimki’nin
arkasından Bayern Münih’in grubu 4. sırada bitirerek TOP-16’a kalma şanslarının
olduğunu düşünüyorum.
Kızıl Yıldız: Kızıl Yıldız ismini duyduğunuzda ya
arkasına Partizan gelir ya da yetiştirdikleri genç oyuncuların başka takımlara
transfer oldukları. Kızıl Yıldız geçen sezon liginde Partizan’ı süpürerek
şampiyon olmayı başardı ve onların en önemli isimlerinin hepsini kaybettiler.
Tabii ki de takımın en önemli ismi olan Boban Marjanovic’i de.
Kızıl
Yıldız geçen sezonun başarı mimarı oyuncuları kaybetse de yerlerini de onların
açığını kapatabilecek hala kaybetmedikleri gelişime açık oyuncuları var. Geçen
sene oyununda önemli gelişim sağlayan Luka Mitrovic’le beraber kadrodaki Marko
Tejic, Nemanja Dangubic ve Stefan Nastic gibi isimlerin Kızılyıldız’ın en
azından tekrardan TOP 16 seviyesini görebilmesini sağlamaya çalışacaklardır.
Tabii bu oyuncuların yanında Kızıl Yıldız’ın TOP 16 yapmasını sağlayacak bir
taraftar kitlesine sahipler. Kendi evinde yapacakları Bayern Münih ve
Strasbourg maçlarını taraftarların gücü sayesinde kazanma şansları çok yüksek.
Tabii ki bunlar iyimser senaryolar.
Kızıl
Yıldız geçen senenin kemik kadrosundaki Marcus Williams, Jenkins, Kalinic ve
Boban Marjanovic gibi isimlerin ayrılmış olması kadro yapısının geçen seneden
oldukça farklı olması sonucunu doğurdu. Bunun sonucunda alınan isimlere
baktığımızda kadronun geçen sezondan daha zayıf olduğunu görüyoruz. Skor gücü
olan kısalara sahip olmadıkları çok net biçimde belli. Aynı zamanda ribaund
problemi var. Avrupa’da ribauntlarla ve verimlilik puanıyla çok üst seviyede
olan Boban Marjanovic’in yerine alınan Sofoklis Schortsanitis her ne kadar
hücumda önemli bir silah olsa da ribaund konusunda oldukça zayıf. Aynı zamanda
pota altı savunmasını yapabilecek bir uzuna sahip değiller.
Kızıl
Yıldız’ın bu değerlendirmeler sonucunda oldukça zayıf olduğu net bir şekilde
görülüyor. Bayern Münih ile 4. sırayı elde etmek için çarpışacak olan Kızıl
Yıldız’ın yenilenmiş bir takım olması ve buna karşın Bayern Münih’in oturmuş
kimyası bulunması dolasıyla Kızıl Yıldız’ın bu sene Euroleague bu aşamada veda
edeceklerini düşünüyorum.
Strasbourg IG: Son dönemlerin milli takım seviyesinde en başarılı takımlarından biri Fransa Milli Takımı olsa da bu başarı kulüp düzeyinde hiç yoktur. Strasbourg IG, Fransa Ligi’nin normal sezonunu 1. sırada bitirse de finalde Limoges’e kupayı kaybetmiştir. Bu seneye de takımın başında aynı zamanda Fransa milli takımının da koçluğunu yapan Vincent Collet bulunuyor. Sezona, geçen sezonun en önemli isimlerinden olan Antoine Diot, Ali Traore, Tadija Dragicevic, Anthony Dobbins ve Axel Toupane’suz giriyor. Bu oyuncuların yerine alınan Rodrigue Beaubois işler düzen dışına çıktığında skor gücü artan, savunmada baskı yapabilen bir oyuncu. Guard pozisyonunda yer alan Mardy Collins ise oyuna çok yönlü katkı beklenen bir isimlerden biri. Pota altı oyuncularından olan Bangaly Fofana savunma konusunda iyi. Vladimir Golubovic ise takımın pota altından skor yükünü karşılayacak.
Strasbourg
IG, ortalama üstüne yakın oyunculara sahip olsa da bu oyuncular Euroleague
takımını bir üst aşamaya taşıyabilecek oyuncular değildir. Bu grubun
sonuncusunun Strasbourg IG olacağını düşünüyorum. Fakat Strasbourg IG, diğer aşamaya geçmek için bilet almaya çalışacak
takımların kaderiyle oynayacak olan takımdır. Bayern Münih veya Kızıl
Yıldız’tan alabilecekleri bir galibiyet kaybeden tarafın havlu atmasına sebep
olabilir.
B Grubu:
Olympiacos: İvkovic’in oluşturduğu bu takım Euroleague’de 4 sene içinde 3 defa final
oynayıp 2’sini kazanmayı bildi. İlk sene bu takımın başarısı için peri masalı
tabiri kullanıldı. 2. senenin sonundaki başarı sonrasında bazıları peri masalı
demeye devam etti. Ama artık bu takımın başarıları için peri masalı tabirini kullanmak
oldukça anlamsız. Olympiacos’ta Spanoulis etrafında kurulmuş bir takım var.
Spanoulis’in etrafındaki oyuncuların büyük oyuncu olduğunu, başka takımlarda
büyük görevler alamayacağını düşünebilirsiniz ama o oyuncular Olympiacos’ta
olunca Euroleague’de en kötü başarı Final-Four oluyor.
Olympiacos,
Avrupa’nın en iyi oyuncularından birine sahip. Aynı zamanda en sinir bozucu.
Onun üzerinde mükemmel savunmaya yapabilirsiniz. İlk yarıyı hiç sayı atmadan
bitirmesini sağlayabilirsiniz. Ama 2. yarıda o bir anda maçı Olympiacos lehine
koparmayı başarabilir. Ya da Spanoulis o maçta hiç sayı atmamış olsa bile öyle
bir anda üçlük atar ki maçı kazanacağının sinyalini verir. Kısacası sahada
Spanoulis varsa en kötü gününde bile sahada maçı kazandırabilecek bir oyuncusu
var demektir Olympiacos’un. Olympiacos’ta koçlar, oyuncular gidebilir ama
gitmeyecek iki oyuncu vardır: Evet biri Spanoulis. Diğeri Printezis. Sistemin
iki temel direği takımda olduğu sürece yanlarına kim gelmiş önemi yok. O kişi
bu takımda oynayıp parlayacaktır. Aynı zaman Olympiacos çok iyi savunmacılara
sahip olmamasına rağmen istediği zaman takım
halinde Avrupa'nın en ''pis'' savunma yapabilen takımlarından birisi haline
gelebiliyor. Bunun örneğini en net bir biçimde kazandıkları 2 Euroleague
finallerinde gördük. Bu sene Patrick Young ve DJ Strawberry gibi sisteme adapte
olup parlamaya müsait atlet oyuncu transferleri yaptılar. Bunlar Olympiacos’un
bize son 4 senede öğrettiği şeylerdi. Peki gerçekler aleminde neler oluyor?
Bu
sene giden oyuncular Olympiacos gibi bir takıma bile yara açabilecek oyuncular.
Ama söz konusu Olympiacos olunca bunun etkisinin çok fazla olduğunu
düşünmüyorum. Aldığı oyuncuların giden oyuncularının yerini dolduracağını
düşünüyorum. Bir tanesi dışında. Kostas Sloukas, artık lider olmak istediği bir
takımı isteyip Fenerbahçe’ye gelmesinin ardından Olympiacos, EA7 Milano’dan
Daniel Hackett’i aldı. İtalya’da daha az sorumluluk alan Daniel Hackett’in
Sloukas’ın yerini doldurabilecek bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Olympiacos’un
bu seneki hayal kırıklığı Daniel Hackett olabilir. Özellikle bu seneki Avrupa
Şampiyonası’nda gördüğümüz Spanoulis’in fazla top kayıpları ve berbat şut
yüzdeleri sonrasında Daniel Hackett’e çok fazla yük düşerken o bunu
başarabilecek mi? Merak konusu. Aynı zamanda Olympiacos son 4 sezondur olduğu
gibi bu sene iyi bir rotasyona sahip değil.
Olympiacos
ile ilgili tahmin yapmak oldukça zor bir şey. Çünkü Olympiacas her an her şeyi
yapabilecek bir durumda. Büyük ihtimal bu grubu 1. bitireceklerdir. Peki sonrası?
İşte o tam bir muamma. Bir anda TOP 16 elenebilirler ve o zaman ‘ya abi zaten
belliydi, bu kadroyla anca bu kadar olabilirdi’ diyebiliriz. Ya da bir anda
Final- Four yapıp finalde bilmem kaç sayıdan geri dönüp şampiyon olunca
‘adamların karakterlerine işlemiş, her sene bunu yapıyorlar’ da diyebiliriz.
Zamandan daha çok Spanoulis’in insan üstü performansları Olympiacos’un neler
yapabileceğini gösterecek.
Anadolu Efes: İvkovic’in
Olympiacos’ta oluşturduğu iskeletinin neler başardığını yukarda anlattım. Şimdi
aynısını yenilenmiş ve iddialı kadrosuyla Anadolu Efes’te başarıp, Final- Four
yapma zamanı.
İvkovic geçen
sezonu aslında geçiş sezonu olarak görmüştü. Bu yüzden sezon biter bitmez
Anadolu Efes transfer çalışmalarına başladı ve gerekli transferleri yapıp
köşesine çekildiler.
Yapılan
transferler sonucunda Anadolu Efes’in geçe sezona kıyasla pota altı
rotasyonunun çok daha alternatifli olduğunu görüyoruz. Bryant
Dunston, Alex Tyus, Derrick Brown transferleri ile Saric’i eklersek pota altı
oyuncularının hem daha sert olduğunu hem de takımının uygun iç-dış dengesini
sağlayacak oyuncular olduğunu görebiliyoruz. Takımın en büyük eksiklerinden
biri olan takımı yönlendiren ve gerektiğinde sıkışıklığı giderebilecek oyuncu
eksikliğini Jayson Granger hamlesiyle çözüm buldular. En önemlisi İvkovic’in
takımın iskeletini oluşturmak istediği genç oyuncular önemli derecede tecrübe
kazandı. Cedi Osman’ın hem geçen sezon hem de Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiği
performans bu duruma örnektir.
Anadolu Efes’in en
önemli sorunlarından bir tane ise saf skorer oyuncusunun olmayışıdır. Bunun
için eğer Huertal düşünülüyorsa peki takımı
yönlendiren ve oyunu açan guard kim olacaktır sorusu gündeme geliyor. Bu derece
iyi bir pota altı rotasyonu elde edilen sezonda Anadolu Efes guardlarının güven
vermemesi üzücü bir durum.
Anadolu
Efes’te hem saf skorer olmayışı hem de Thomas Huertel’in takımın toplu oyuna
katkı yapabilecek bir oyuncu olmadığını düşünmem ve liderlik gibi vasıflarının
beni tatmin etmemesi sonucu Anadolu Efes’in Final- Four hedefinin hayal
olduğunu düşünüyorum. Bu gruptan 2. olarak çıkacaktır ama TOP 16 onlar için
oldukça zor geçecektir.
Emporio Armani Milano: Geçen sezon Luca Banchi’yle yoluna devam eden Emporio Armani
Milano’un İtalya Ligi’nde Sassari’ye yarı finalde elenmesiyle, yönetim çareyi
koç değişikliğinde arama kararı aldı. Milano’nun başında artık tecrübeli koç
Jasmin Repesa var. Emporio Armani Milano sadece koç değişmekle yetinmedi,
takımı sil baştan kurdu. Gentile ve Cerella
dışındaki bütün oyuncularıyla yolları ayırdılar. Bunun en başlı nedeni geçen sene TOP 16’da
yedikleri 85 sayı ortalamayla en kötü savunma performansına sahip olmalarıdır.
Milano, bu sene yaptıkları transferlerle daha sert bir takım olacaklarının
sinyalini verdiler. Kısa savunması için Cinciarini, Jenkins ve Lafayette
aldılar. Çember savunması için Gani Lawal’i aldılar. Savunma konusunu bu
transferle halleden Milano, hücum yönünü Gentile, Simon ve McLean’e verecekler.
Savunma konusunda daha
iyi olmalarına karşın sert savunmalar karşısında düzen dışı skor üretebilecek
bir tek Gentile var. Aynı zamanda 5 numara olan Gani Lawal mükemmel savunmacı
olmasına karşın skor üretme potansiyeli hiç yoktur. Milano geçen sezona kıyasla
daha az yiyecektir ama daha az da atacaktır.
Milano grubun kolay
olmasının avantajını kullanıp, Laboral maçlarını kazanırlarsa grubu 3. olarak
bitireceklerini düşünüyorum. Ama TOP 16’da savunmaların iyicene sertleşmesiyle
birlikte Milano’nun skor üretecek iyi oyuncuları sahip olmaması daha fazla
ileriye gitmelerine engel olacaklardır.
Laboral Kutxa Vitoria: Laboral Kutxa, Avrupa’daki
en köklü basketbol takımlarından bir tanesi. Bir zamanlar Final- Four favorisi
olan bu takım artık yeniden kendini orda görmek istiyor.
Son
zamanlarda Laboral Kutxa Vitoria denildiğinde insanların aklına gelen ilk şey
istikrarsızlık oluyordu. Çünkü geçen sezon Laboral Kutxa Vitoria, 3 koç ile çalıştı.
Aynı zamanda Euroleague’de 19, ACB’de 24 oyuncu Laboral Kutxa’da oynadı.
Laboral Kutxa artık istikrarsızlık ve belirsizlikle anılmak istemiyor. Bunun
için bazı hamleler yaptılar. Takımın başına Hırvat koç Velimir Perasovic
getirildi. Uzun rotasyonu için Darko Planinic ve Bourousis’i kadrolarına
kattılar. Kısa rotasyonunu daha iyi seviyeye getirmek için Jaka Blazic’i
aldılar. Böylelikle Laboral Kutxa’nın kısa rotasyonu geçen sezondan daha iyi
seviye geldi. Laboral’in bütün kısaları tempolu oyunu seviyor. Bu durumda
Avrupa’nın en iyi Davis Bertans için büyük avantaj sağlıyor. Laboral kısaları
açısından iyi olsa da uzun rotasyonu açısından oldukça kötü durumda. Çemberi
savunabilecek, ayakları hızlı bir uzuna sahip değiller. Aynı zamanda uzunların,
kısaların tempolu oyununa ayak uydurma olasılıkları oldukça düşük.
Laboral
kolay bir grupta olmasının avantajını kullanarak, 4. Olarak gruptan çıkmayı
başaracaktır. Ama konu TOP 16 olunca Laboral Kutxa’ya orda meleklerin yardım
etmesi gerekiyor.
Cedevita: Jasmin Repeša’nın ayrılmasından sonra takımın başına yardımcı koç Veljko Mrsic geçti. Geçen sezon takımı başarıya ulaştıran Roko Ukic ve Marko Tomas takımdan ayrıldı. Ama yerlerine alınan Jacob Pullen ve James White bu eksikliği kapatacaktır ve hatta takımı daha iyi seviyelere getireceklerdir. Çünkü Cedevita, Ukic’in ne zaman saçmalayacağını ya da Marko’nun ne zaman sakatlanacağını beklemekten kurtuldular.
Cedevita: Jasmin Repeša’nın ayrılmasından sonra takımın başına yardımcı koç Veljko Mrsic geçti. Geçen sezon takımı başarıya ulaştıran Roko Ukic ve Marko Tomas takımdan ayrıldı. Ama yerlerine alınan Jacob Pullen ve James White bu eksikliği kapatacaktır ve hatta takımı daha iyi seviyelere getireceklerdir. Çünkü Cedevita, Ukic’in ne zaman saçmalayacağını ya da Marko’nun ne zaman sakatlanacağını beklemekten kurtuldular.
Cedevita,
Miro Bilan gibi her yıl üstüne koyarak oyununu bir üst seviyeye çıkaran, Marko
Arapovic, Lovro Mazalin ve Karlo Zganec gibi bir çok genç isme sahipler. Tabii
bu durum tecrübe sorununu beraberinde getiriyor. Koçları da ilk defa böyle bir
takımın başında yer alıyor. Cedevita, savunma konusunda da oldukça eksiklere
sahip bir takım.
Kısacası Cedevita
için söylenecek şey zevk veren bir takım olacaklarıdır. İleride Avrupa’nın
şampiyonluğa oynayan takımlarında izleyeceğimiz gençleri şimdi Cedevita forması
altında izliyor olacağız.
CSP Limoges: Bir zamanların Avrupa devi 2000’li yılların başlarında ortadan kaybolmuştu. Fakat son 2 sezondur kendi liglerinde mutlu sona ulaşma başarısı gösteriyorlar.
CSP Limoges: Bir zamanların Avrupa devi 2000’li yılların başlarında ortadan kaybolmuştu. Fakat son 2 sezondur kendi liglerinde mutlu sona ulaşma başarısı gösteriyorlar.
CSP Limoges eski
günlerine dönmeye başladı mı? Evet. Peki Euroleague’de başarı kazanacak kadar
mı? Kesinlikle hayır. Fakat Limoges, çaylak olmaktan kurtuluyor ve tekrar bu
seviyelere alışıyor. En önemlisi de kazanma alışkanlığı takımın kimyasına
işleniyor. Limoges oldukça iyi bir kısa rotasyona ve tecrübeli
Fransız pivot Ali Traore’ye sahip. Hücum konusunda ne kadar iyi takım olsalar
da savunma konusunda oldukça kötüler.
Limoges,
Euroleague bu aşamada veda edecektir ama şansları yanlarında olduğu bir gün
kimsenin kazanmasını beklemediği maçlarda galibiyet alacaklardır.
C Grubu:
FC Barselona Lassa: Eğer takımınızın adı Barselona’ysa ve İspanya’daki 3 kupada da finale kalıp hepsinde Real Madrid’e kaybetmişseniz ve Euroleague’de bırakın şampiyon olmayı Final-Four’a bile kalamazdıysanız ortada ciddi bir başarısızlık vardır. Ya bunun cezası koça kesilir ya oyunculara ya da her ikisine de. Barselona bunun cezasını koça kesmek yerine kadroda ciddi revizyona gitti.
FC Barselona Lassa: Eğer takımınızın adı Barselona’ysa ve İspanya’daki 3 kupada da finale kalıp hepsinde Real Madrid’e kaybetmişseniz ve Euroleague’de bırakın şampiyon olmayı Final-Four’a bile kalamazdıysanız ortada ciddi bir başarısızlık vardır. Ya bunun cezası koça kesilir ya oyunculara ya da her ikisine de. Barselona bunun cezasını koça kesmek yerine kadroda ciddi revizyona gitti.
Barselona’nın geçen senesi
başarısızlıkla geçmiş olmasına rağmen onları başarıya taşıyan bir sistemleri
var. Bu takımın tekrar başarılı olması için yeni gelen oyuncuların sadece
sisteme adapte olması gerekiyor. Barselona pota altı sertliği için Vezenkov-Lawal kadrosuna kattı. Ayrıca Samardo Samuels
eklemesiyle pota altından Tomic dışında skor üretebilecek birine daha sahipler.
Aynı zamanda 3 numara için soğukkanlığıyla bilinen Perperoğlu’nu aldılar.
Oyun sıkıştığında skor
üretebilecek oyuncu klansmanına
girebilecek Arroyo’yu kadrosuna kattılar. Ama hem onun yaşlanmış olması
hem de savunmasının iyi olması bir sorun oluşturuyor. Yaşlılık demişken evet
Navarro 1 sene daha yaşlandı ve sakatlıklarla uğraşmaya devam ediyor. Onun ne
kadar katkı sağlayacağı bir soru işareti. Aynı zamanda Alex Abrines’in kronik
kasık sakatlığı yüzünden potansiyelini hala parkeye yansıtabilmiş değil.
Barselona hedeflerine ulaşmak istiyorsa Abrines’in potansiyelini parkeye
yansıtması gerekiyor.
Pascual, Barselona
kariyerinin en zor sezonuna başlıyor. Katalan takımının başkanlığa aday
olanları takımın başında Pascual’i istemediklerini açıkça belirtmişti. Kaç
yıldır dokunulmaz olan bir koç için bu bir baskı unsuru. Ayrıca Real Madrid
hala çok iyi kadroya sahip ve Final- Four hedefleyen takımlar iyi kadro kurdu.
Barselona bu gruptan çıkmayı başaracaktır ve TOP 8 kalmayı da başaracaktır ama
Final- Four gelir mi? Final- Four’u isteyen ve onun için çabalayan takımların
sayısı Barselona’dan daha fazla. Barselona’nın çok şey yapması gerekiyor ama koçun
sistem takıntısı yüzünden işler sıkıştığında B planı yapmayan Pascual’ın eğer
Final- Four istiyorsa C planı bile yapması gerekiyor. Yeter mi? Yetmeme şansı
daha yüksek.
Panathinaikos: Yukarıda Barselona için ne dediysem Panathinaikos için geçerli. Ezeli rakipleri ligi kazanıp, Euroleague’de final oynamıştı. Panathinaikos sadece lig kupasını kazanmıştı. Fakat Panathinaikos, Barselona’dan farklı olarak cezayı koça kesti. Dusko Ivanovic ile yollar ayrılıp takımın başına Sırbistan Milli Takımı’nın koçu Aleksandar Djordjevic getirildi.
Panathinaikos: Yukarıda Barselona için ne dediysem Panathinaikos için geçerli. Ezeli rakipleri ligi kazanıp, Euroleague’de final oynamıştı. Panathinaikos sadece lig kupasını kazanmıştı. Fakat Panathinaikos, Barselona’dan farklı olarak cezayı koça kesti. Dusko Ivanovic ile yollar ayrılıp takımın başına Sırbistan Milli Takımı’nın koçu Aleksandar Djordjevic getirildi.
Aleksandar Djordjevic,
Sırbistan Milli Takımı’nı yüksek tempoyla oynatıyor. Peki aynısını
Panathinaikos’ta yapacak mı? Evet kesinlikle yapacak. Dusko Ivanovic takımı
yüksek tempoyla oynatmak istemişti ama o zamanki kadronun oyuncularının ağır
olması sebebiyle bunu gerçekleştiremezdi. Ama Aleksandar Djordjevic hem o
oyunculardan kurtuldu hem de ayakları hızlı oyuncuları aldı. Ayrıca takımda
Vrankovic, Pappas, Diamantidis, Fotsis gibi dış şut katkısı fazla oyuncular
mevcut. Her şeyden öte her takımda olması gereken Dimitris Diamantidis gibi bir
oyuncuya sahipler. Avrupa basketbolunun en iyi taraftarladan birine sahip
olmaları da ayrı bir avantaj. Miroslav Raduljica gibi son 2 yıl içerisinde
oyunun hücum yönünde ciddi aşama kaydeden bir oyuncuya sahipler. Tek sorunları
savunma.
Geçen sezonki ortalama kadro üzerinden
iyi kadro seviyesine atladı Pana. Bu grubu lider veya 2. olarak bitirecektir.
Son sezonlarda olduğu gibi TOP 8 kalacaklardır. Eğer Real, Fenerbahçe gibi
takımlarla eşleşmezlerse biraz şansla Final- Four yapabilirler. Ama kesin olan
bir şey var: Panathinaikos geri dönüyor.
Lokomotiv Kuban: Lokomotiv Kuban geçen sezonun EuroCup’ta şampiyonluk adaylarından biriydi. Sakatlıklar dolayısıyla Unics Kazan’a çeyrek finalde kaybettiler. Geçen sezon EuroCup’u kazanıp Euroleague direk katılmayı hayal eden Lokomotiv Kuban bu hayalini doğrudan gerçekleştirememiş olsa da wild cardı almasıyla bu sezon Euroleague’de mücadele edecek.
Lokomotiv Kuban: Lokomotiv Kuban geçen sezonun EuroCup’ta şampiyonluk adaylarından biriydi. Sakatlıklar dolayısıyla Unics Kazan’a çeyrek finalde kaybettiler. Geçen sezon EuroCup’u kazanıp Euroleague direk katılmayı hayal eden Lokomotiv Kuban bu hayalini doğrudan gerçekleştirememiş olsa da wild cardı almasıyla bu sezon Euroleague’de mücadele edecek.
Takımın başına 2013’de
Olympiacos ile Euroleague şampiyonluğu yaşayan Yunan koç Bartzokas getirildi.
Kuban yaz döneminde Chris Singleton, Victor Claver, Ryan Broekhoff ve Fesenko
gibi Euroleague seviyesine uygun potansiyelli yıldızları aldılar.
Kuban oldukça dengeli bir
kadroya sahip. En önemli artıları oyuncuların 1’den fazla numarada oynayabilir
olması. Aynı zamanda 3-4 numaralarının ribaund sezgisini yüksek olup
ribaundları büyük katkı sağlayabilecek oyuncular olması da diğer bir artısı. En
büyük eksikliği ise yaratıcı oyuncu sayısının oldukça az olması. Delaney
sakatlanınca bireysel yaratıcılıktan sayı üretecek oyuncusu kalmıyor. Belki
Draper. Ama o da daha çok savunmasıyla öne çıkan oyuncu.
İlk 2’nin belli olduğu
ama diğer dört takımın 3. ve 4.’lük savaşma ihtimali olan bir grupta yer alıyor
Kuban. Kuban’ın diğer takımlardan daha üstün olması sebebiyle 3.’cü olup TOP 16
sıralamaya etken edecek ve belki de turu geçebilecek bir takım olduğunu
düşünüyorum.
Pınar Karşıyaka: Geçen sezon peri masalı gerçekleştiren takımlardan birinin adı Pınar Karşıyaka. Türkiye Ligi’ni kazanarak, Euroleague katılmaya hak kazandılar. Bu onların burada ilk seneni. Ortalama bir basketbol takımı olmanın dezavantajlarını onlar da yaşadı. Şampiyonluğun mimarları olan Bobby Dixon, Jon Diebler ve D.J Strawberry kaybettiler. Ama yerlerine oyuncu almayı başararak Joe Ragland, Justin Carter ve Josh Carter kadrolarına kattılar. Kısacası Pınar Karşıkaya’da değişen tek şey oyuncuların isimleri. Ruh hala aynı ve tarafları başarıya daha fazla aç.
Pınar Karşıyaka: Geçen sezon peri masalı gerçekleştiren takımlardan birinin adı Pınar Karşıyaka. Türkiye Ligi’ni kazanarak, Euroleague katılmaya hak kazandılar. Bu onların burada ilk seneni. Ortalama bir basketbol takımı olmanın dezavantajlarını onlar da yaşadı. Şampiyonluğun mimarları olan Bobby Dixon, Jon Diebler ve D.J Strawberry kaybettiler. Ama yerlerine oyuncu almayı başararak Joe Ragland, Justin Carter ve Josh Carter kadrolarına kattılar. Kısacası Pınar Karşıkaya’da değişen tek şey oyuncuların isimleri. Ruh hala aynı ve tarafları başarıya daha fazla aç.
Pınar Karşıkaya uzun
rotasyonu için Colton Iverson ve Kerem Gönlüm’ü transfer etti. Kısa rotasyonu
için de Fenerbahçe’den Kenan Sipahi’yi kiraladı. Giden oyuncuların yerine
alınan isimler Karşıkaya’nın basketbol sistemini koruyacaktır. Alınan uzunlarda
pota altı savunması için önemli isimler. Tek sorun oyuncuların ne kadar sürede
takıma adapte olacağıdır.
Eğer oyuncular adaptasyon
sorunu yaşamazlarsa Pınar Karşıkaya bu grupta napar sorusunun cevabını net olur.
Kendi evlerinde rakip kim olursa olsun taraftarı ile birlikte maçları kazanır
ve TOP 16 kalır. Sonrası mı? Tecrübe kazanma maçları olur.
Zalgris Kaunas: Zalgris hemegonyası artık bitmek üzere. Ama hala Litvanya ekolüne sahipler. Hiç kimsenin beklemediği anda her şeyi yapabilirler. Aynı zamanda Zalgris bu sene yaptığı hamlelerle en azından kadro zenginliğini arttırdı. Bunun yanında Avrupa'nın en etkili salonlarından birine ve seyircisine sahipler. Kalnietis ve Seibutis hamleleriyle topa yön veren oyunculara sahip oldular. Ayrıca Jankunas'ın oluşturacağı şut tehdidi, guardlara kolaylık sağlayacaktır.
Zalgris Kaunas: Zalgris hemegonyası artık bitmek üzere. Ama hala Litvanya ekolüne sahipler. Hiç kimsenin beklemediği anda her şeyi yapabilirler. Aynı zamanda Zalgris bu sene yaptığı hamlelerle en azından kadro zenginliğini arttırdı. Bunun yanında Avrupa'nın en etkili salonlarından birine ve seyircisine sahipler. Kalnietis ve Seibutis hamleleriyle topa yön veren oyunculara sahip oldular. Ayrıca Jankunas'ın oluşturacağı şut tehdidi, guardlara kolaylık sağlayacaktır.
Takımın
geçen sezon skor yükünü çeken James Anderson'ı kaybettiler ve onun yerini
karşılayacak birini almadılar. 5 numara pozisyonları bu sene de sıkıntılı. Aynı
zamanda Pocius, Javtokas ve Kalnietis'in geçmişlerine baktığımızda büyük
sakatlıklar ön plana çıkıyor. Onların herhangi bir sakatlığında yerlerini
dolduracak oyunculara sahip değiller.
Zalgris’in tarihi,
kültürü ve seyircisi faktör olarak değerlendirildiğinde TOP 16 yapma şansları
var. Ama bunların yeterli olacağını düşünmüyorum. Grubu Gora’nın önünde
bitirerek Euroleague veda ederler.
Stelmet Zielona Gora: Zielona Gora geçen sezonun Polonya şampiyonu. Şampiyon olan kadronun en önemli ismi Quinton Hosley’i Yeşil Giresun’a gönderdiler. Polonya’nın geleceğini oluşturacak olan Mateusz Ponitka’yı transfer ettiler. Aynı zamanda geçtiğimiz sezon Türkiye’de Gaziantep forması giyen Borovnjak takıma kattılar.
Stelmet Zielona Gora: Zielona Gora geçen sezonun Polonya şampiyonu. Şampiyon olan kadronun en önemli ismi Quinton Hosley’i Yeşil Giresun’a gönderdiler. Polonya’nın geleceğini oluşturacak olan Mateusz Ponitka’yı transfer ettiler. Aynı zamanda geçtiğimiz sezon Türkiye’de Gaziantep forması giyen Borovnjak takıma kattılar.
Gora bu organizasyona 2.
defa katılıyor. Polonya ülkesi için iyi bir kadroya sahipken Euroleague
seviyesi için ortalama altı bir kadroya sahipler. Ama onlar için en önemlisi
Polonya Basketbol Milli Takımı’nın geleceğini oluşturan Mateusz Ponitka,
Avrupa’nın en üst organizasyonda oynamaya başlayacak.
Gora taraftarının belki
hayalleri gruptan çıkmak olabilir ama hayalin gerçekleşme şansı hiç yok. Gora’nın
teknik heyeti bir önceki katıldıkları Euroleague’de aldıkları galibiyet
sayısını 2’den 3’e çıkartmaya çalışacaktır. Gora bu grubu kendi evlerinde
alacakları galibiyetlerle bitirecektir. Belki 2 galibiyet belki 3. Ama en
önemli soru o galibiyetleri hangi takımlara karşı alıp, hangi takımların
başlarını yakacak olmasıdır. Fakat Gora galibiyetlere rağmen bu grubu sonuncu
olarak bitirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder