Ben : İlk öncelikle özür dileyerek başlayım röportaja.Çok erken söz almama rağmen röportajı yeni yapıyoruz bunun için özür diliyorum ve çok geç olmasına rağmen röportaj yapmamı kabul ettiğin için teşekkür ederim.İlk soruya geçersek eğer Ozan Aktay kimdir ve ne yapar?
Ozan Aktay : Ne özürü canım, olur öyle şeyler, olabiliyor. Ben üniversitenin kapısında olan biriyim şu sıralar. Onlarla uğraşıyorum, bir yandan blogumda basketbola dair yazılar yazıyorum, camiadan insanlarla muhabbet ediyorum. Hobi olarak da köpeklerimle vakit geçiriyorum.
Ben : Ozan Aktay için basketbol nedir?Ne ifade eder?
Ozan Aktay : Basketbol bende ilk olarak hobi olarak başladı. Sonra baktım ki inanılmaz zevkli bir spor, anlayanlarla, basketbolu iyi bilenlerle güzel vakitler geçirdim. Oynuyorum, seyrediyorum, yazıyorum... Hepsi basketbola dair. Benim için basketbol satranca benzer. Hem oyuncuların neler yapacağı, hem de koçun verdiği direktiflerle maça ne kadar etki edeceğini sorgularım seyrederken. Oynarken de hem zevk almak isterim, hem de bu işi bir meslek olarak görürüm. Sokakta, salonda, arkadaşlarla oynarken de böyledir. Önemserim, bazen çok da ileri giderim bu konuda. Türkiye Basketbolu'nu NBA'e tercih edenlerdenim. Bizim basketbolumuz varken NBA nedir? NBA'deki spektaküler hareketler, smaçlar, holley-hoopları Türkiye'de pek fazla göremesek de, işin savunma kısmında, mücadele kısmında çok zevk veriyor bana. Ayrıca geliştirmemiz gereken bir Türkiye Basketbolu var önümüzde. Ben bunun için uğraşanlardan ya da geliştirmek isteyenlerden sadece biriyim. Benim gibi düşünenler var ama az sayıda. Kimisi sadece günümüz basketbolunu konuşuyor, kimse ileride basketbolumuzda neler olacak, neler gidecek diye sorgulamıyor. Örneğin Semih Erden ile Ömer Aşık NBA'e gidince Türk Basketbolu çok iyi oluyor, ama olaya takımsal baktığımızda Efes ve Fenerbahçe Ülker'den başka ligi forse eden takımın olmadığını görüyoruz. Avrupa'da da senelerdir yokuz.Kerem Tunçeri,Ömer Onan gibi oyuncular bir gün emekli olunca yerine koyacağımız sağlam adam yok.Önemli olan bunlar üzerinde yoğunlaşmaktır. Benim görüşüm bunlardır. Soruyu teknik anlamda basketbol anlayışınız nedir diye sorduysanız ona cevap vermeme tecrübem yetmez henüz, ama inşallah ileride o da olur.
Ben : Diğer sporlarla aranız nasıl?Eğer diğer sporlar hakkında az çok yorum yapabilcek bilginiz varsa basketbol ve diğer sporlar arasındaki farklar nelerdir?
Ozan Aktay : Ben 3 sene lisanslı olarak futbol oynadım Bursaspor'da. Küçükken futbolcu olacağıma kesin gözüyle bakardım, bir gün futboldan soğuyacağımı düşünmemiştim. Futboldan basketola geçiş diye birşey yok aslında. Boyum uzayınca futbol takımımda mevkiim değişti, sonra okuldu şuydu buydu derken birşekilde koptuk kulüpten. Basketbola merak sardım sonradan da. Basketbolun yanında hala futbol, masa tenisini düzenli oynuyorum.
Ben : Bizim ligimiz ve Nba arasındaki farklar neler?
Ozan Aktay : Yukarıda da değindim biraz. NBA'de play-offlara kadar savunma yapan takıma rastlamanız pek olası değil. Eyvallah Amerikalılar bu işin ustası fakat onlar eğlence olarak bakıyor olaya biraz. Amaç keyifli vakit geçirmek, göze hoş gelen hareketler yapmak. Play-off'larda ise durum bizim ligin geneline dönüyor. TBL ile NBA'yi kıyaslamak tabii ki olmaz ama, illa bir kıyas gerekecekse böyle bir örnek doğru olabilir. Bizim ligde sezon boyunca takımlar aynı ciddiyetle, aynı düzenleriyle götürüyorlar ligi. En önemlisi de şu ki, TBL'de her takımın play-off'a kalma şansı olabiliyor. NBA'de yıldızların çokluğu görsel bir şölen yaşatıyor bence.
Ben : Galatasaray Café Crown başında artık Oktay Mahmudi var.Galatasaray’a neler verecektir Oktay Mahmudi?
Ozan Aktay : Galatasaray Okan Çevik hezimetinden sonra koçun öneminin farkına vardı. Biliyorsunuz Cem Akdağ ile devam ettiler ve eksi puanlardan başlayıp neredeyse play-off'lara kalıyorlardı. Ben Cem Akdağ'a haksızlık yapıldığını düşünenlerdenim aslında. Madalyonun diğer yüzünü tam bilemiyorum, Cem Hoca mı devam etmek istemed, maddi anlamda mı sorun oldu kestirmek zor. Ama akıllıca düşünen, mantıklı karar alan her yönetim Cem Akdağ ile devam ederdi normal şartlarda. Demek ki bir sorun oluştu ve olmadı. Cem Akdağ'dan sonra tabii ki Okan Çevik ayarında bir koçla anlaşma beklemiyordu kimse. Oktay Mahmudi ismi Galatasaray Café Crown ile ilk olarak anılmaya başlandığında doğru bir iş olarak gördüm. Sonuçta Aydın Örs'ün yardımcılığını yapmış, Efes'te -bana göre- başarılı olmuş, Sırp ekolünden gelen (burası çok mühim) bir koç. Oturup da burada Mahmudi'nin koçluk kariyerini, iyi mi kötü mü diye tartışamayız, sonuçta kendisini ispatladı. Mal meydanda derler, genç ve başarılı bir koç. Yapılan transferlerde de onun etkisinin olduğunu görüyoruz. Galatasaray yabancılarla 2 yıl mukavele yapmayı sevmez mesela, Oktay Hoca yaptırdı. Genç transferlerle yola koyuldular, bekleyeceğiz bakalım. Ben çok ümitliyim.
Ben : Bunu Antalya’lı bir arkadaşım özellikle sormamı istedi. Ahmet Kandemir Antalya BŞB'nin yeni koçu oldu. Sence napacaktır Antalya BŞB’de?
Ozan Aktay : Öncelikle şunu belirteyim; Antalya Türkiye'nin en iyi scoutunu (gözlemci) getirdi başa. Çalıştırdığı takımlarda muhakkak sivrilen, skorer yabancı oluyor. Bundan ötürü kutlamak lazım hocayı. Antalya'nın bütçesi inişli çıkışlı. Dewan Downey, Patrick Christopher'ı bulup getirdi koç, ikisinin de sayı potansiyeli çok fazla. Zaten Kandemir'in genel sistemi yabancılar skor yapacak, galibiyet için gerekli sayıların % 90'ını atacak, % 10'luk kısmı yerlilere bırakacak. Yerlilerden de iyi savunma yapmalarını bekleyecek. Yıllardır koçun taktiği bu yani. Son Mersin BŞB macerası onun adına kötü sonuçlandı, bu yüzden ben de çok merak ediyorum Antalya'da neler olacağını.
Ben : Sizce bu sene şampiyon olcak takım hangisidir?Zaten 2 takım var?Bu 2 takımı yıkacak takım çıkacak mıdır?
Ozan Aktay : Zaten 2 takım var ibaresini kabul etmiyorum. Sadece o cümleyi " 2 takımın şansları yüksek." olarak değiştirebilirim. Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker kasteddiğin. En büyük favoriler bunlar ama Galatasaray, Türk Telekom yeni yapılanmalara gittiler. Ligin gidişatına göre herşey değişebilir bence. En yakın örneğini Partizan'dan yaşadık, Euroleague'de final four için şansı az olarak gösteriliyordu. Ya da Bursaspor örneğini verelim futboldan. Oyak Renault'nun Türkiye Kupası finaline kalmasını da aklımıza getirelim. Tek maç usulü değil ki net birşey söyleyelim. Her türlü olasılık var, sakatlık, kulübün kapanması, seyircisiz oynama vb. Galatasaray'ın yaşadığı sıkıntının Efes veya Fenerbahçe'nin başına gelmeyeceği ne malum? Dediğim gibi, her takım play-off kovalıyor. Ligin gidişatına göre yorum yapabiliriz diyorum ben. Ama şampiyonluk şansı en fazla olan takımlar Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'dir, aksini iddia edenlerin sayısız zaten yok denecek kadar az.
Ben : Dünya Şampiyonası az kaldı.Sizce bu turnuvada milli takımımız napacaktır?
Ozan Aktay : Şampiyonaya takımların birçok yıldızı gelmiyor. Tek tek sayamayacağımız kadar önemli oyuncular. ABD özellikle as kadrosundan, alıştığımız kadrosundan yoksun geliyor. Keza diğer takımlarda da benzer durum söz konusu. Turnuvaya ev sahipliği yapacak olmamız ve takımların kadro durumlarını baz aldığımızda ilk 4 geçiyor içimden. Zaten Orhun Ene de hedefin ilk 4 olduğunu belirtti. Daha ilerisi için dualar tabii ki.
Ben : Bu turnuvada öne çıkacak takımlar hangisidir?
Ozan Aktay : Türkiye, İspanya, ABD.
Ben : Türkiye Ligini yakından takip etmek onun hakkında yazılar yazacak kadar bilgi sahibi olabilmek için napmamız gerekiyor?
Ozan Aktay : Türkiye Ligi hakkında bilgi edinebilmek için düzenli olarak salondan maçları takip etmeniz, bilgi birikiminizi artıracaktır. Yaşadığınız şehrin basketbol takımı amatörde dahi olsa gidin izleyin. Emin olun ki, kaliteden başka herşey aynı. Herşey = Mücadele. Türkiye'de basketbol mücadele ederek yapılıyor. Amerikalılar'ın transfer edilişinin sebebi ise kaliteyi arttırmak, kolay maç kazanmak. Televizyondan canlı basketbol maçlarını takip edin, basketbol programları (Basketbol Panorama öncelikli) seyredin ve yıllardır Türk Basketbolu'nun içinde olan kişilerin köşe yazılarını okuyun. Böyle böyle günler, haftalar, aylar geçtikçe öğreneceksiniz basketbolumuzu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder